 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 2001/7718
K: 2001/9046
T: 11.10.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İCRA İNKAR TAZMİNAT
- ALACAĞIN LİKİT VE BELLİ OLMASI
Karar özeti: İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konmuş bir yaptırım olup keza alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın, gerçek miktarı belli, sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar borçlu tarafından bilinmekte ise, likit ve muayyen olduğunun kabulü gerekir.
(2004 s. İİK. m. 67/2)
Taraflar arasındaki iptal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü.
Davacı, kurumlarında memur olan davalının devlet memurluğundan çıkarıldığını, davalı tarafından idare mahkemesine açılan dava sırasında yürütmenin durdurulması kararı ile görevine iade edildiğini ancak 8.12.1998 ile 6.6.1999 tarihleri arası çalışmadığı döneme ilişkin maaşlarının ödendiğini bilahere davalının görevinden ilişiğinin kesildiğini iteri sürerek haksız yere aldığı 612.252.000 TL.nın iade edilmeyip yapılan icra takibine itiraz edilmiş olduğundan itirazın iptali ile inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı davayı kabul ettiğini ancak faiz ve inkar tazminatını kabul etmediğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne, alacak likit olmadığından inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hükmün davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde inkar tazminatı talebinde bulunmuş, davalı asıl alacağı kabul ettiğini bildirmiştir. İİK. .67/2 maddesi hükmüne göre İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan alacağını, mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasa gereğidir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş olması da yasal koşullardan değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte ise, yani borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tesbit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan hususlara göre mahkemece likit ve belli olan alacak yönünden davacı lehine inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile bu hususun red edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedeni ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK. 438/7 maddesi gereği mahkeme kararının aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının hüküm bölümünün 3. fıkrasında yer alan (Davacının inkar tazminatı talebinin reddine) sözlerinin hükümden çıkarılarak yerine (asıl alacağın %40 oranında inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine) sözlerinin yazılmasına, mahkeme kararının bu şekilde düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle (ONANMASINA), 11.10.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.