 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 2001/4825
K: 2001/6836
T: 25.6.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
6570/m.Geç.6,Geç.7
Taraflar arasındaki tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat Sevgi .... .... ile davalı vekili avukat in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak, dosya incelendi gereği düşünüldü.
KARAR :
Davacı, davalıya ait taşınmazda kiracı olduğunu, 4331 sayılı yasa ile sözleşmenin feshedildiğini, davalının kendisini fuzuli şagil olarak kabul ettiğini öne sürerek, kiracılığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
4331 sayılı yasa ile 6570 sayılı yasaya eklenen geçici 6. madde uyarınca davacı ile davalı arasındaki kira sözleşmesi, 27.4.1998 tarihi itibariyle sona ermiştir. Bu tarihten itibaren 30 günlük süre içinde davacı kiracı davalının tespit edip bildirdiği kira bedeli üzerinden kira sözleşmesi yapmak, davalı da davacının kira sözleşmesi yapılması konusundaki teklifini kabul etmek zorundadır. O nedenle davalı, davacının süresinde kendisine bildirilen koşullar ve bedelle sözleşme yapma teklifini geri çeviremez.
Somut olayda davacı 18.5.1998 tarihli ihtarname ile davalı tarafından bildirilen koşullar ve bedel üzerinden kira sözleşmesi yapmaya hazır olduğunu bildirdiği halde, davalının kiralananın bulunduğu çarşıda esaslı restorasyon yapacağı gerekçesiyle sözleşme yapmaktan kaçındığı, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır.
Davalı, gerçekten kiralanan da esaslı restorasyon yapmak istiyorsa, bunun yol ve yöntemi 6570 sayılı yasanın 7/a maddesinde belirtilmiştir. 6570 sayılı yasanın geçici 6. maddesinde, davalıya böyle bir imkan tanınmamıştır. Bu durumda davalının kanunun kendisine tanımadığı bir imkanı ileri sürerek, sözleşme yapmaktan kaçınması, hukuken himaye edilemez. Ne var ki davacıda anılan geçici madde hükmü uyarınca, kendisine tanınan 30 günlük süre içinde davalının istediği kira bedeline karşı bir dava açmamıştır. Bu durumda taraflar arasında, davalının 27.4.1998 tarihinden önce tespit edip kiracıya bildirdiği koşul ve bedelle bir kira sözleşmesi oluştuğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacı 27.4.1998 tarihinde kanunen sona ermiş olan kira sözleşmesindeki bedel ve koşullarla kiracılığının tespitini isteyemez ise de asıl olan kiracılığının tespiti olduğu için davalının bildirdiği koşul ve bedelle bu yerde kiracı olduğunun tespitini isteyebilir. Davadaki istemin içinde, bu nitelikte bir istek de var sayılır. Mahkemece değinilen esaslar doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, anılan yasa hükümleri ve somut olayın özelliği göz ardı edilerek tümden reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 20.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.6.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.