 |
T.C
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 2001/11526
K: 2001/ 11752
T: 13.12.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki a kıra uyarlaması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatıca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıya ait mecurda 1.4.2000 başlangıç tarihli ve 10yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu aylık kira bedelinin net 5500 Amerikan Doları olarak belirlendiğini, ancak sözleşme şartlarını ülkenin son iki aydır içinde bulunduğu ekonomik kriz ve yabancı paranın yaklaşık % 75 değer kazanması karşısında, hükümetin son yıllardaki sabit kur uygulama kararlığı da nazara alınarak önceden öngörülmesi mümkün olmayan, bu nedenle tamamen anlamsız kalmış sözleşmenin şirkete yüklediği edim ile tarafından sözleşmenin imzalandığı tarihte üstlenilen edimler araşınca büyük farklılık ortaya çıktığını, sözleşmenin kendi açısından dayanılmaz ve telafisi sonradan mümkün olmayacak zararlara yol açacak bir hal aldığını, edimler arasındaki dengenin aleyhine bozulduğunu ileri sürerek kira sözleşmesine müdahale edilerek dolar kurunun 679.632 TL den dondurularak net 3.733.161.000 TL olarak sabitlenmesini, olmadığı taktirde Şubat 2001 ayında ödenen net 3.733.161.000 TL kira bedelinin doların bugünkü kuru esas çalınarak net 3038 Amerikan. Dolarına uyarlanmasını istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir
Mahkemece, dava tarihinden itibaren . aylık kira bedelinin brüt.6284 dolar olarak uyarlanmasına karar verilmiş; hüküm tavacı tarafından temyiz edilmiştir.
Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Surd Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa çile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Yeri gelmişken hemen belirtelim ki, sözleşme serbestliği ilkesi. tarafların birbirleri karşısında eşit hak sahibi olarak bulunmalarını gerektirir.
Gerçekte de, sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır.
Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ve sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişki nasıl olur ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet (M,-K. Md . 4, 2} kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu zıtlık (Clausula .-.ebus Sıç Stantibus- Beklenmiyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması) ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır.
Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden, olan şartlar daha sonra önemli surette, çarpıcı, adaletsizliğe yol açan olayların gerçekleşmesi ile değişmişse, taraflar artık o akitle bağlı tutulmazlar. Değişen bu koşullar Karşısında; M.K. 2. maddesinden yararlanılarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesi imkanı hasıl olur.
Sözleşmenin edimleri arasındaki dengeyi bozan olağanüstü hallere harp, ülkeyi sarsan ekonomik krizler, enflasyon . grafiğindeki aşırı yükselmeler, şok devalüasyon para değerinin önemli ölçüde düşmesi gibi, sözleşmeye bağlılığın beklenemeyeceği r durumlar örnek olarak gösterilebilir.
Karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin olağanüstü değişmeler yüzünden alt üst olması borcun ifasını güçlendirmesi durumunda "İŞLEM TEMELİNİN ÇÖKMESİ" gündeme gelir işte bu bağlamda hakim, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yaranına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karat verilebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar
Sözleşmenin yeni durumlara uyarlanması yapılırken önce sözleşmede, daha sonra kanunda bu. hususta intibak hükümlerinin bulunup bulunmadığına çakılır. Sözleşmede ve kanunda hüküm bulunmadığı taktirce tezleşmenin değişen hal ve şartlara uydurulmasının gerekip geremeyeceği incelenir. Bazen de sözleşmede olumlu ve olumsuz intibak kaydı bulunmakla beraber, bu kayda dayanılarak sözleşmenin kayıtla birlikte. aynen uygulanmasını talep etmek KK.Md.2/2 hükmü anlamında hakkın kötüye kullanılması manasına gelebilir. Böyle bir durumda sözleşmedeki intibak kaydına rağmen edimler arasında aşırı bir nisbetsizlik çıkmışsa uyarlama yine yapılmalıdır. İşlem temelinin çöküşüne ilişkin uyuşmazlıkların giderilmesinde kaynak olarak M.K. 'nün 1,2 ve 4 ncü maddelerinden yararlanılacaktır. İşlem temelinin .çöktüğünün dikkate alınması dürüstlük kuralının gereğidir. Diğer bir anlatımla durumun değişmesi halinde sözleşmede ısrar etmek dürüstlük kuralına aykırı bir tutum olur. Değişen durumların, sözleşmede kendiliğinden bulunan sözleşme adaletini bozması halinde, taraflar bu haller için bir tedbir almadıklarından, sözleşmede bir boşluk vardır. Bu boşluk sözleşmenin anlamına ve taraf iradelerine önem verilerek yorum yolu ile ve dürüstlük kuralına uygun olarak doldurulur. (MK. md.1) Bu yönteme sözleşmenin yorum yoluyla düzeltilmesi veya değişen hal ve şartlara uyarlanması denilir, uyarlama daha çok ve önemli ölçüde uzun ve sürekli borç ilişkilerinde söz konusu olur.
Her talep vukuunda sözleşmeyi değişen hal ve şartlara uydurmak mümkün değildir. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan "irade özgürlüğü" "sözleşme serbestisi" ve "sözleşmeye bağlılık" ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai tali (ikinci derecede; yardımcı niteliktedir. Uyarlamanın anlatılan hukuku tanımından sonra şimdi, sözleşmeye müdahale için gerekli olan esaslara değinelim;
Sözleşme kurulduktan sonra ifası sırasında ortaya çıkan olaylar olağan üstü ve objektif nitelikde olmalıdır. Az yukarıdaki örneklenen olayda olduğu gibi, Yine değişen hal ve şartlar nedeni ile tarafların yüklendikleri edimler arasındaki denge aşırı ölçüde ve açık biçimde bozulmuş olması şarttır. Uyarlama isteyen davacı fevkalade hal ve şartların çıkması kendi kusuru ile sebep değer vermemelidir. Değişen hal ve şartlar taraflar bakımından öngörülebilir; beklenebilir; olağan ve hesaba katılabilen nitelikte olmalı veya olaylar, öngörülebilir olmakla beraber bunların sözleşmeye etkileri kapsam ve biçim bakımından tahmin edilmemelidir. (Bkz. Doç. Dr. İbrahim Kaplan Hakimin : Sözleşmeye Müdahalesi Ankara-1987 Sh. 152.- vd; Hatemi/ SEROZAN/ Argacı Borçlar Hukuku Özel Bölüm 1992 sh., 186 vd) .
Tarafların dövize endeksli kira sözleşmesi yapmalarındaki "..gerçek ve ortak amaçlarının saptanması uyuşmazlığın çözümünde önem kazanmaktadır.
Yurdumuzda eşya fiyatlarının her geçen gün "şaşırtıcı ve beklenilenin üstünde yükselmeler gösterdiği çok açıktır. Memleketin bu hususta yerleşmiş ekonomik durumu, bireylerin yaşamını, ağırlaştırarak huzursuzluk kaynağı olmaktadır. İşte bu rizikolarından korunmak amacıyla dövize endeksli kira sözleşmeleri düzenlendikleri, kiracılarında bunu kabul zorunda kaldıkları yaşanan bir gerçektir. Demek ki, dövize endeksli kira sözleşmelerinin kurulmasında, tarafların gerçek ve ortak, amaçları sırf zaman zaman yükselen enflasyonun olumsuz etkilerinden; kiralayanı korumak ve güvence altına almak iradesinden: kaynaklandığının kabulü zorunludur (MK. Md. 2/1; B,K, ,Md.l8); O. nedenle; sözleşmenin inikadı anında ileride ekonominin aniden bozulacağını, tarafların tahmin edip, bunun olumsuz sonuçlarına. yalnız kiracının peşinen katlanacağını, kararlaştırdıkları şeklinde bir yoruma gidilmesi mümkün değildir. Kaldı ki; işlem temelini alt üst edecek çökertecek edimin ifası iktisadi bir yıkım olacak nitelikte fahiş bir durumun mevcut bulması hallerinde de çıkar dengesi aleyhine bozulan borçlunun M.K. 2/1 deki kurallarından kaynaklanan "Clausula Rebus Sic Starıtıbcs" (Sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması) ilkesi uyarınca hakimden sözleşmenin edimler arasındaki bozulan dengesini dürüstlük ve hakkaniyete uygun bir duruma getirmesini isteme olanağına sahiptir. Gerçekçe de sözleşme serbestliği ilkesi tarafların .birbiri karşısında eşit hak sahibi olarak, bulunmalarını ve sözleşmenin kuruluşu ve içeriği üzerinde serbestçe uyuşmalarını gerektirir. Hal böyle olunca da, ekonomideki ani bozulma (kriz) ve buna bağlı olarak döviz fiyatlarında meydana gelen şok patlamalar karşısında, sözleşmedeki denge davacı kiracı aleyhine katlanılmayacak derecede bozulabilir ve kiracı beklemediği, hiç hesaba katmadığı beyle bir sonuçla borçlarını ödeyemeyecek duruma girebilir. O nedenle uyuşmazlığın çözümünde, sözleşmenin temel edimi olan ve eşraflarca başlangıçta kabul edilen döviz fiyatlarındaki normal artışlar dışında, sözleşmenin inikadından sonra 2001 yılı Şubat ayında yaşanan ekonomik kriz nedeniyle işlem temelinin çöküp çekmediğinin araştırılması ve aydınlığa kavuşturulması zorunlu olmaktadır. Hemen belirtelim ki, beklenilmeyen olağan dışı sonuçları önceden tahmin edilemeyen, ekonomik krizden dolayı kiralayanın bir gün içinde sözleşme dışı nedensiz zenginleşmesi ve yarar sağlaması M. K. Md 2/1 hükmünce haklı görülemez. Ve tarafların sözleşmede eşit,. hak sahibi olmaları ilkesine de aykırı olup; dahası somut adalet duygularını da zedeler. Nitekim, dairemizin sapma . göstermeyen oturmuş Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca ve öğretide de .tasvip gören kararlarıyla, enflasyon olgusuna dayanarak kiralayanların açtıkları kıra bedelinin yeni şartlara uyarlanması davaları mesmu kabul edilmiştir. (Bkz. Yargıtay 13 HD. 14 . 2 . 1990, . 5697/8708 ve 21.11.1991, 8374-10619, HGK 1992/13-360 E 1992/425 K, 1.7.1992 T.) Öyleyse, uyarlama esas ve .ilkeleri lehine oluşmuş ise kiracının da kira bedelinin uyarlanması için dava açabileceği "Evveliyetle" kabul edilmesi gerekir.
Uyarlama davalarında hakimin gözde kaçırmaması gereken temel esaslar şöyle sıralanabilir. Sözleşmeye bağlılık ve saygı esastır. Uyarlama daima yardımcı bir çözüm olarak düşünülmelidir. Sözleşmeye yazılan özel hükümler yorumlanıp tarafların sağladığı hak ve yararlar değerlendirilmesi ekonomik değişikliklerin etkileri kiralananın nitelikleri gibi somut olayın özelliği ile belirlenecek tüm objektif ve subjektif hal ve koşullar kıymetlendirilmeli uyarlama yapılması kanaatına kavuşulursa sözleşmedeki intibak boşluğu hak ve nesafet doğruluk dürüstlük kuralları (MK. Md. 2/1) ışığında yasa boşluğunda olduğu gibi MK. Md.1'deki yetki kullanılarak doğrudan kendisinin yaratıp takdir ettiği bir kuralla hakim tarafından doldurulmalıdır. Sonuçta verilerek her türlü karar, az yukarıda açıklanan esaslara aykırı olmamalı, özellikle toplanan delillerin red ve kabul edilen yönlerini, dayanaklarını içerir şekilde gerekçeli ve Yargıtay denetimine uygun olmalıdır. Yukarıda geniş şekilde açıklanan uyarlama yöntem ve kurallarının ışığı altında mahkemece yapılacak iş; yerinde uygulama yapılıp, uzman bilirkişiler düşüncesinden de yararlanmak suretiyle; sözleşmenin kurulduğu günden dava tarihine kadar geçen süre içinde ülkemizin yerleşmiş ekonomik koşullarının etkisiyle sözleşmedeki yabancı paranın (dövizin)Türk parası karşısında normal artışlarla ulaşması gereken değeri bulunmalı, bulunan bu değer sözleşme gereği kiralayan yararına kabul edilmeli daha sonra 2001 yılı Şubat ayında başlayan ve aralıksız şiddetini artıran umulanın üstündeki dolardaki artış ve buna bağlı ekonomi k krizin tabii sonucu ortaya çıkan, sözleşmedeki yabancı Türk parası karşısındaki dava tarihi itibariyle değer artışı tesbit edilmeli böylece belirlenecek iki değer arasındaki farklılık miktarı sözleşmedeki özel hükümler, kiralananın niteliği, kullanma alanı, konumu, bölgede kira parasını da etkileyecek normal üstündeki imar ve ticari gelişmeler gibi değişiklikler emsal kira. paraları, vergi ve amortisman
giderlerindeki artışlar ile somut olayda görülebilen objektif etkinliklerle karşılaştırılıp, değerlendirilmeli sonuçta işlem temelinin çöktüğü sözleşmedi çıkar dengesinin katlanılmayacak derecede davacı aleyhine bozulduğunun benimsenmesi halinde,kiracının ne miktar kira parasından sorumlu olacağı belirlenmeli böylece sözleşmedeki kira parasını tarafların amacına uygun objektif iyi niyet hak ve nesafet (MK Md.4, 2/1} kurallarının elverdiği ölçü ve düzeyde yine yabancı para olarak uyarlanmalıdır.
Mahkemece, sözleşmenin uyarlanmasına alışkın ve açıklanan kural ve yöntemler gözetilmeden hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek eksik incelemeyle yazılı şekilde kaıar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın-davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.12.2001 gününce oybirliğiyle karar verildi.