 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 2000/8392
K: 2000/10425
T: 23.11.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İRTİFAK HAKKI SÖZLEŞMESİ
- KİRA VE İRTİFAK HAKKI BEDELİ
Karar Özeti:Davacı, irtifak hakkı bedeli ile fon katkı payı dışında kendisinden başka bir bedel tahsil edildiğini, bunun da Kamu Arazilerinin Turizm Yatırımına Tahsisi Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesi hükmüne aykırı olduğunu öne sürmediğine göre, davacının ödemekte olduğu iki unsurdan oluşan irtifak hakkı bedelinin, 19. maddede sözü edilen kira bedeli karşılığı olduğunun, bu durumda irtifak hakkı bedeli olarak kararlaştırılan (B) unsurundan oluşan (hasılattan pay almaya ilişkin) ödemenin, 19. madde hükmüne aykırı olduğunun kabulü mümkün değildir.
(2634 s. Turizm K. m. 8/c, 15)
(818 s. BK. m. 20, 117)
(Kamu Arazilerinin Turizm Yatırımına Tahsisi Hakkında Yönetmelik m. 2, 3, 4/h, 18,19, 20, 21/2)
Taraflar arasındaki tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, davalı Hazine adına kayıtlı 404 parsel no.lu taşınmazın otel inşaatı için adına tahsis edildiğini, bu nedenle 16.9.1994 tarihli, irtifak hakkı senedi düzenlendiğini, 1999 yılı irtifak hakkı bedelinin 99.818.161.000 TL. olduğunu, ayrıca irtifak hakkına konu taşınmaz mal üzerinde hasılattan %3 oranında pay alınacağı, bu payın ilk üç yıllık döneminde %50 oranında alacağının kabul edildiğini, sözleşmedeki irtifak hakkı bedelini belirleyen (B) fıkrasındaki bu hükmün mevzuata aykırı olduğu gibi, uygulamada da rekabet sistemine aykırı olduğunu ileri sürerek, sözleşmedeki "Hasılattan ilk üç yıllık %3 ün %50'si takip eden yıllar için %3 pay alınmasına ilişkin" hükmün iptali için hakimin müdahalesini istemiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, irtifak hakkı sözleşmesinin irtifak hakkı bedeli başlığının (B) fıkrasında belirlenen hasılattan pay alınmasına ilişkin sözleşme madde ve hükmünün iptaline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 16.9.1994 tarihli irtifak hakkı tesisine ilişkin resmi senette irtifak hakkı bedelinin iki ayrı unsurdan oluştuğu açıkça yazılıdır bu unsurlardan (B) başlığı altında hasılattan pay alınması irtifak hakkına konu taşınmaz mal üzerinden hasılattan %3 pay alınacaktır. Bu payın ilk üç yıllık döneminde %50 oranında alınacağı müteakip yıllar sözleşmede öngörülen şekilde yine %3 olarak devam edeceği öngörülmüştür. Dava konusu istem ise bu hükümle ilgilidir.
Taraflar arasındaki sözleşme, özel hukuk hükümlerine tabii, tarafların serbest iradeleri ile düzenlenmiş bir sözleşmedir. Hemen belirtelim ki bu sözleşmenin diğer emsali sözleşmelerden farklı olması mahkeme kabulüne olduğu gibi davacı aleyhine hükümler taşıması, davacıya sözleşmenin diğer emsal sözleşmelere göre aleyhine olan hükümlerini iptal isteme hakkını vermez. Davacı tacir borç altına girerken kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermesi ve bunun sonucunda sözleşmenin çıkar dengesine uygun ise sözleşmeyi imzalaması gerekir. Olayda bu ileri sürülüşe göre BK. 20 ve 117. madde hükümlerinin uygulanmasına hukuken olanak yoktur. O nedenle mahkemenin sözleşme hükmünün haksız rekabet sağlayacağı şeklindeki gerekçesi yerinde değildir.
Öte yandan hükme esas alınan "Kamu Arazilerinin Turizm Yatırımına Tahsisi Hakkındaki Yönetmeliğin" kapsam amaçlı 2. maddesinde; bu yönetmeliğin Turizm bölge alan ve merkezlerinde, imar planı ile turizme ayrılmış taşınmaz malların kamulaştırma, Bakanlığa tahsis, tapuya tescil yatırımcılara tahsis ve kiralama irtifak hakkı tesis işlemleri ile bu işlemlere ilişkin süre bedel hakların sona ermesi ve diğer koşullara ait hükümleri kapsadığı, 3. maddesinde de bu yönetmeliğin 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunun 8. maddesinin C fıkrasına dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir. Bu belirtme ile yönetmeliğin yasa hükümlerine dayalı olarak kabul edildiği yürürlükte olması dolayısıyla da bağlayıcı niteliğini koruduğu kabul edilmelidir. Ne var ki yönetmelikte; irtifak hakkı yolu ile tahsis (madde 2) ve kiralama yolu ile tahsis kapsamında belirtildiği gibi, ayrı ayrı hükme bağlanmış 21. maddenin 2. fıkrası ile de, taşınmaz malların irtifak hakkı yoluyla tahsislerinde süreler bedeller ve diğer koşullar, 18,19 ve 20 maddelerde belirlenen esaslara göre tayin ve tesbit edilir hükmüne yer verilmiştir. 19. madde de ise, Tahsis konusu kamu arazisinin değeri, bu yönetmeliğin 4/h bendinde belirlenen proje bedelinin %10'u olduğu ilk yıl kira bedelinin ise, kamu arazisinin değerinin %5'i alacağı, yatırımcıdan Turizmi Teşvik Kanunun 15. maddesinde belirtilen fona katkı payı ve kira bedeli dışında başka bir ödeme istenemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Turizmi Teşvik Kanunun 15. maddesi gereğince, fona katkı payının davacı tarafından ödendiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık 19. madde de sözü edilen kira bedelinin 20. maddesindeki irtifak hakkı bedeline eş değer de olup olmadığı, irtifak hakkı zemin bedeli için ödenen kiraya eş olup olmadığında toplanmaktadır.
Az yukarıda açıklandığı gibi resmi senette taraflar irtifak hakkı bedelinin iki unsurdan oluştuğunu, bu unsurlardan birinin de "B" fıkrası ile belirlenen dava konusu ödeme olduğunu açıkça kabul etmişlerdir. Öyleyse irtifak hakkı bedelinin sözleşmede öngörüldüğü gibi (A) ve (B) unsurlarından oluşmuş olduğunun kabulü gerekir. Yönetmeliğin 19. maddesinde sözü edilen kira bedeli taşınmazın kiralama yolu ile tahsisine öngörülen kira bedelidir. İrtifak hakkı bedeli de, bu şekilde belirlenecek kira bedeli karşılığı olacağına ilişkin ayrık bir hükme anılan madde de yer verilmemiştir. İrtifak hakkı yolu ile tahsis ayrı bir tahsis işlemi olduğuna göre, bunun karşılığı olarak da taraflar serbest irade ile ayrı bir bedel kararlaştırabilirler. Kararlaştırılan bu bedel ile kiralama yolu ile tahsis de olduğu-gibi kullanma bedeli kiradır.
Davacı, davada irtifak hakkı bedeli ile 19. madde de öngörülen fon katkı payı dışında kendisinden başka bir bedel tahsil edildiğini, bunun 19. madde hükmüne aykırı olduğunu, bu davada ileri sürmemiştir. Öyle ise, davacının ödemekte olduğu iki unsurdan oluşan irtifak hakkı bedelinin 19. madde de sözü edilen kira bedeli karşılığı olduğunun, bu durumda, irtifak hakkı bedeli olarak kararlaştırılan (B) unsurundan oluşan ödemenin 19. madde hükmüne aykırı olduğunun kabulü mümkün değildir. Mahkemece yönetmelik hükmünü yorumlamada yanılgıya düşülerek, davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davalı,
yararına (BOZULMASINA), 65.000.000 lira duruşma avukatlık parasının
davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 23.11.2000 gününde oybirliğiyle
karar verildi.