 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 2000/5709
K: 2000/10021
T: 14.11.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Karar Özeti: Davacılar, iyi niyetli olarak önceden kendileri adına kayıtlı taşınmaza, kendi levazımları ile bina yapan kişi konumundadırlar. Taşınmazlar, üzerlerindeki binalarla birlikte satılmış ve davacılara el çektirilmiştir. Bu durumda iddia olduğu gibi taşınmazlar, üzerinde mevcut binalar dolayısıyla, gerçekten fazla bir değere satılmış ve davalı paydaşlar bundan dolayı zenginleşmiş iseler, tapudaki payları oranında, bu zenginliği davacılara iade etmek durumundadırlar ve davacılar da bunu davalılardan isteyebilirler.
(818 s. BK. m. 61)
(1086 s. HUMK. m. 76)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak, dosya incelendi gereği düşünüldü.
Davacılar, davalıların maliki olduğu 233, 234, 235 ve 236 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki binaların kendilerine ait olduğunu taşınmazların bu muhtesatlarla birlikte ortaklığın giderilmesi davası sonucu satıldığını, davalıların haksız olarak zenginleştiklerini ileri sürerek binaların toplam ihale bedeli olan 4.037.000.000 TL.nın davalılardan yasal faizi ile birlikte tahsiline bu miktardan 1.397.200.000 TL.nın tüm davacılara, 896.600.000 TL.nın davacı Fuat'a 770.000.000 TL.nın davacı Nihat'a ödenmesine, 973.200.000 TL.nın davacı Canpolat'a ödenmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Bu kısım davalılar davacıların kötü niyetli olmaları nedeniyle taşınmazların adlarına tescil edileceğini istemin zaman aşımına uğradığını beyanla davanın reddini dilemişler, diğer bir kısım davalılar ise davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece 1.315.919.878 TL.nın davacılara hisseleri oranında ödemek üzere faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, Kamile mirasçıları Bekir, Halime, Narin, Hür ile davalılar Emine, Zeliha, Halil, Remzi, Sıdıka, Emine, Aynur, Hüseyin Esat, Mustafa Hakan, Yurdanur, Nurullah, Fehmi, İsmet, Müzeyyen, Zuhal, Adil, Feride, Cemalettin, Hatice, Ali, Zehra, Üzeyir, Ahmet, Hacer Mübeyyen, Ahmet, Osman, Ali Rıza, Mustafa, Bekir Sami, Selahattin, Yakup, Reyhan, Duhter, Nariye, Yusuf Kenan, Şefika, Mustafa, Osman, Nuriye, Kezban, Bölük, Hacı Ahmet, Firdevs, Ahmet, Cennet, Emine, Bünyamin, Huriye, Hatice, Saide, Emine, Nadiye, Fatma, Nesibe, Ahmet Hulusi, Secaddin, Tacettin, Emine, Dursun, Emine, Cavidan, Ümit, Emine, Cansu, Cazibe, Hayriye,Canan, Esma, Burhan, Faruk, Hacı Osman, Hayriye, Selami, Meryem, Saniye, Ahmet Naci, Fahri, Mahir, Anakız, Melike, Emine, Nadire, Ali, Kamile, Suzan, Ramazan, Nurettin, Hasan Basri, Bilal, Zehra, Nermin, Nesrin tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen Kamile'nin dosya içinde mevcut veraset ilamına göre davanın açılmasından önce 20.3.1993 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Ölü kişi aleyhine dava açılamayacağı, aleyhinde hüküm verilemeyeceği gözetilmeden işin esasına girilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
2- Davacıların murisleri adına tapuda kayıtlı taşınmazlar üzerine iyi niyetli kendi malzemeleri ilo bina yaptıkları, davalılar tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucu bu taşınmazların davalılar mülkiyetine geçtiği, ortaklığın giderilmesi davasına konu edildikleri ve muhtesatlarla birlikte satıldığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Davadaki uyuşmazlık mahkemenin de kabulünde bulunan bu olgular karşısında davacıların davalılardan bir talep hakkının bulunup bulunmadığı, hakkı varsa bunun kapsamında toplanmaktadır.
Bir davada ileri sürülen olguları kanıtlamak, taraflara kanıtlanan olgulara göre hukuksal nitelendirmeyi yapmak, uygulanması gereken yasa maddeleri arayıp bulmak ve doğru olarak uygulamak hakimin görevidir (HUMK. 76. maddesi).
Hemen belirtelim ki davacılar iyi niyetli olarak önceden kendileri adına kayıtlı taşınmaza kendi levazımları ile bina yapan kişi konumundadırlar. Taşınmazlar üzerlerindeki binalarla birlikte satılmış ve davacılara el çektirilmiştir. Bu durumda, iddiada olduğu gibi taşınmazlar üzerinde mevcut binalar dolayısıyla gerçekten fazla bir değere satılmış ve davalı paydaşlar bundan dolayı zenginleşmiş iseler davacılar aleyhine oluşan bu zenginliği davacılara iade etmek durumundadırlar ve davacılarda bunu davalılardan isteyebilir.
Bunun kapsamım tayinde izlenecek yöntem ise, davacıların yaptığı binalar için hiçbir maliyet hesabı yapılmaksızın taşınmazların ortaklığın giderilmesindeki satış tarihi itibariyle mevki, konumu, imar durumu, satın alınmasındaki objektif amaç, binaların alıcıya sağlayacağı muhtemel yarar ile varlığının getireceği muhtemel zarar gibi faktörler tek tek irdelenmek suretiyle binalar mevcut haliyle gerçek sürüm değerleri binalar yok farz edilerek bulunacak gerçek sürüm değerleri konusunda uzman bilirkişi veya kurulu aracılığı ile saptanmalı, binalı değerleri ile binasız değerleri birbirine eşit veya binalı değeri, binasız değerinden az ise davalıların sebepsiz zenginleşmesinin bulunmadığı kabul edilmeli, binalı değerleri, binasız değerlerinden fazla ise bu halde her iki değer birbirine oranlanmalı, elde edilecek oran, ortaklığın giderilmesindeki satış bedeline uygulanmalı, böylece binaların zemine kazandırdığı değer farkı bulunup, bu fark kadar tapu paydaşlarının payları oranında sebepsiz zenginleştikleri kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
Mahkemenin açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapmadan yetersiz ve kendi içinde çelişkili, somut olayın özelliğine uygun düşmeyen bilirkişi raporunu aynen benimsenerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle temyiz olunan mahkeme kararının temyiz eden davalılar yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 14.11.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.