 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 2000/11008
K: 2001/2501
T: 15.3.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* MUHATABA TEBLİĞ İMKANSIZLIĞI
* MUHATAP YERİNE TEBLİGAT YAPILACAK KİMSELER
Karar Özeti: Tebligat Tüzüğünün 28/1. maddesinde öngörülen kimselerden gerekli soruşturmanın yapılıp yapılmadığı tebligat mazbatasında belirtilmemiş; en önemlisi de tebliğ olgusunun en yakın komşulardan birine bildirilmemesinin, neden mümkün olmadığı açıklanmamıştır. Anılan yolda işlem yapılmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan, onun mücerret sözünden ibaret kalır ve yapılan tebliğ işlemi hukuken geçersiz duruma düşer.
(7201 s. Tebligat K. m. 21, 23)
[Tebligat Tuz. -4/12059 s.(20.8.1959 Ta.) m. 28/1, 33]
Adem vekili avukat Ahmet ve Kadem vekili avukat Zekeriya ile S.S. D... Yapı Koop. vekili avukat Doğan vs, arasındaki alacak davası hakkında (Samsun 3. Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 28.3.2000 gün ve 552-144 sayılı hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak davacı Kadem avukatınca da duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Davalı Remzi aleyhine verilen kararın ve davacının temyiz dilekçesinin davalıya 21. maddesine göre tebliğ edilmek istendiği anlaşılmaktadır.
Tebligat Kanununun 21. maddesine göre kendisine tebligat yapılacak kimse, gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden çekinirse tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut memuruna imza karşılığı teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılır. Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin 1. fıkrası uyarınca da tebliğ memurunun muhatabın adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel olan komşu kapıcı gibi kimselerden veya o yerin muhtar veya ihtiyar kurulu üyelerinden veyahut zabıta amir veya memurlarından soruşturularak vaki olacak beyanı tebliğ mazbatasına yazıp, altını imzalatması gerekir. Bu yön özellikle Tebligat Kanununun 23 ve Tüzüğün 33. maddeleri hükmünde de ayrıca vurgulanmıştır. Davalıya çıkarılan mahkeme kararının ve davacının temyiz dilekçesinin davalıya tebliğine dair tebligat parçalarının arkasındaki yazı incelendiğinde, "21. maddeye göre ihbarname kapıya yapıştırıldığı muhtara haber verildi" meşruatı yazılıp muhtara imzalatıldığı saptanmıştır. Görülüyor ki tebligat işlemi kanun ve tüzük hükmüne uygun yapılmamıştır. Nitekim yukarıda açıklandığı gibi tüzükte belirtilen kimselerden gerekli soruşturmanın yapılıp yapılmadığı tebliğ mazbatasında belirtilmemiş en önemlisi de tebliğ olgusunun en yakın komşulardan birisine bildirilmemesinin neden mümkün olmadığı açıklanmamış ve böylece bütün yönler anlamsız kalmıştır. Oysa Tüzüğün 28. maddesinin 1 fıkrası hükmünün aynen yerine getirilmesi halinde, tebligat memurunun gerçekten muhatabın evine gittiği ve fakat evinde bulunmadığı tevsik edilmiş olur. Öte yandan durum tebliğ mazbatasına nedenleri ile birlikte açık bir şekilde yazılmadıkça komşulara haber vermenin olanaksız olduğu şeklinde bir yoruma gitmesinde az yukarıda anılan yasa ve tüzük hükümlerinin niteliği ve gerçekleştirmek istediği amaca aykırılık oluşturacağı açıktır. O halde anılan yolda işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır. Bu durumda Tebligat Kanununun 21. maddesinde öngörülen koşulla tevsik edilmiş sayılamayacağından (23/7 md) yapılan tebliğ işlemi hukuken geçersiz duruma düşer. Mahkeme kararının ve davacının temyiz dilekçesinin davalıya yasa ve tebligat tüzüğü hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilip temyiz süresi beklenerek incelenmek üzere Yargıtay'a gönderilmesi için dosyanın mahalline geri çevrilmesi gerekir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle anılan şekilde işlem yapılması için dosyanın mahalline (GERİ ÇEVRİLMESİNE), 15.3.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.