 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E : 1999/9126
K : 1999/9465
T : 13.12.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı şirketin satın aldığı pancar sulama malzemelerinin sözleşmede belirtilen sürede teslim edilmemesi nedeniyle zarara uğradığını belirterek, 2.574.245.000 TL.nin ödetilmesini istemiştir.
Davalı, davacının dayandığı belgede imzası olan kişinin sözleşme yapma yetkisi bulunmadığını, belgenin davacı tarafından tek taraflı düzenlendiğini beyanla davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davaya dayanarak yapılan 5.6.196 tarihli belgede davalı kaşesi üzerinde Tayfun A...'ın imzasının bulunduğu davalının kabulünde olan 11.6.1996 günlü tahsilat belgesi ile aynı günlü sipariş kabul fişinde yine aynı kişinin imzasının olduğu bu belgelerin incelenmesinden anlaşılmaktadır. 5.6.1996 günlü belge iki tarafca imzalandığı halde, 11.6.1996 günlü sipariş kabul fişi ile tahsilat makbuzu tek imzalı olup davacının bu belgelerde imzası bulunmamaktadır. Satış bedeli 5.6.1996 tarihinde bu sözleşmede yazılı olduğu gibi peşin olarak ödenmiş bulunmasına karşın sipariş kabul fişinin ve tahsilat makbuzunun sonradan 11.6.1996 tarihinde düzenlenmiş olması bu nedenle mümkündür. Davalının kabulünde olan 11.6.1996 günlü belgeleri düzenleyen Tayfun'un belge düzenlemeye yetkinin mutlaka vekaletname ile verilmesine gerek yoktur. Burada önemli olan temsilci sıfatıyla iş yapan Tayfun'un üçüncü şahıslar nezdinde davalıya ait işyerinde davalı kaşesi ve basılı evraklarını kullanmak suretiyle iş yapmış olması nedeniyle temsilci olarak kabul edilip edilmemesi meselesidir. Tayfun'un davalıya ait işyerinde yine davalıya ait matbu evrak ve kaşeyi kullanarak iş yaptığı bu nedenle iyi niyetli üçüncü şahıslar nezdinde temsilci olarak kabul edilmesinin gerekliliği de ortadadır. Kaldı ki davalı şirket de şirket kaşesinin iradesi dışında elinden çıkarak adı geçen kişi tarafından kullanıldığını savunup ispat da etmemiştir. O halde sözleşme davalıyı bağlar. Bu nedenle sözleşme hükümleri esas alınarak taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken mahkemece sözleşmenin gözardı edilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine 13.12.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.