 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E:1999/5372
K:1999/6920
T:12.10.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET : İmzalı boş kağıdın hile yoluyla ele geçirildiği iddiası, her türlü delille ispat olunabilir. Bu nedenle, hile iddiası hakkında davacı tarafından gösterilen tanıkların dinlenmesi, varsa davalının bu yöne ilişkin karşı delillerinin de sorulup toplanması ve ortaya çıkacak uygun Sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir.
(818 s. BK. m. 28)
(1086 s. HUMK. m. 293/5)
Taraflar arasındaki tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak, dosya incelendi gereği düşünüldü.
Davacı, davalı ile aynı kooperatifte yönetici iken, 1995 yılında kooperatif işlerinde kullanılmak üzere boş kağıtlar imzalayıp, bunları muhasip üyeye bıraktığını, davalının bu kağıtlardan birini hileli bir şekilde eline geçirip gizlediğini, sonradan aralarında ihtilaflar çıkması üzerine kendisini borçlu gösteren bir senet haline dönüştürerek icra takibi yaptığını, takibin usulsüz şekilde kesinleştirildiğini ve haciz işlemi yapıldığını, bu işlem sırasında eşyalarının haczedileceği tehdidi altında borcu kabul beyanında bulunmak zorunda kaldığını, düzenlenen senedin mutad şekle aykırı özellikler de taşıdığını ileri sürerek, yapılan icra takibi ve ona dayanak oluşturan belgeden dolayı borçlu bulunmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, imzalı boş kağıda senet yazılmasının söz konusu olmadığını, buna ilişkin iddianın yazılı delille ispatı gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, açığa imza suretiyle düzenlenen senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğuna ilişkin iddianın yazılı delille kanıtlanması gerektiği, davacının herhangi bir yazılı delil sunamadığı, yemin teklifinde de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, yönetiminde görevli bulunduğu kooperatifin işlerinde kullanılmak üzere imzaladığı boş kağıtları, kooperatifin muhasip üyesine verdiğini, davalının bunları hileyle eline geçirip gizleyerek, bilahare borç senedi haline dönüştürdüğünü ileri sürmüştür. Davacının bu iddiasının, davalının haksız fiiline ilişkin bulunduğu, eş söyleyişle, boş kağıdın hile yoluyla ele geçirildiğinin ileri sürülmekte olduğu açıktır. Hemen belirtilmelidir ki, davalı tarafından dayanılan ve kullanılan ifadelerden mahkemece de hükme esas alındığı anlaşılan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.5.1979 gün ve 1979/483 karar sayılı kararı ile aynı doğrultudaki diğer Daire ve Genel Kurul kararları, imzalı boş kağıdın kendisine verildiği kişi tarafından anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu iddiasının ileri sürüldüğü uyuşmazlıklara ilişkin olup, böyle bir kağıdın başkası tarafından hukuka aykırı şekilde ele geçirilip doldurulduğunun iddia edildiği durumlarda, anılan kararlarda benimsenen ilkelerin uygulama yeri bulunmamaktadır. Somut olayda davacı, açıkça hile iddiasını ileri sürmüştür. İmzalı boş kağıdın hile yoluyla ele geçirildiği iddiası, her türlü delille ve bu meyanda tanıkla ispat olunabilir. Esasen, doğası gereği hilenin yazılı delille kanıtlanması hukuken olanaklı da değildir. Hal böyle olunca, Mahkemece hile iddiası hakkında davacı tarafından gösterilen tanıkların dinlenmesi, varsa davalının bu yöne ilişkin karşı delillerinin de sorulup toplanması ve ortaya çıkacak uygun Sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle ve uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi usule ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle davacı yararına (BOZULMASINA), 20.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.10.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.