Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/9945
Karar No : 1998/7822
Tarih : 1.11.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne. kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün Güresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, maden ruhsatı aldığı araziye davalının ecrimisil tahakkuk ettirdiğini, davalı idarenin bu işleminin iptali için idare mahkemesine dava açtığını dava devam ederken davalıya 2.11.1992 tarihinde toplam 38.161.000 TL. ödemek zorunda kaldığını, idare mahkemesine açtığı davayı kazandığını, ödediği 38.161.000 devlet tahviline, mevduat faizine, dövize yatırmış olsaydı bu paranın 850.000.000 TL.na ulaşacağını ileri sürerek 850.000.000 TL. tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, munzam zarara ilişkin şartların oluşmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının ödediği paraya ödeme tarihinden itibaren yasal faiz uygulamak suretiyle dava tarihinde 97.096.221 TL.na ulaştığından bahisle bu paranın yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için "munzam zarar" kavramı üzerinde durmak gerekir.
Gerçekten, borçlunun temerrüdü sonucu para borcunun vadesinde ödenmemesi alacaklının zararına olacağı açıktır. Yasa koyucu bu şekilde oluşan zararın kural olarak temerrüt faiziyle karşılanacağını varsaymıştır. Ne varki alacaklının bu yüzden uğradığı zararın her zaman temerrüt faiziyle karşılanamayacağı düşünülerek Borçlar Kanunu'nun 105.nci maddesinin birinci fıkrası ile "alacaklının duçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini isbat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir" hükmü getirilmiştir. Bu hükme göre alacaklı faizi aşan zararını isteme hakkına sahiptir.
Yasada geçmiş günler faizini aşan zararın türü ve niteliği konusunda bir açıklık yoksa da, buradaki zararın hukukumuzdaki müsbet zarar tanımlamasıyla eşdeğer olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca bu zararın borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsa idi, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda oluşan durum arasındaki fark temerrüt faizi ile karşılanamayan zarar olarak tanımlanabilir. Böyle bir zarar her somut olayın özelliğinden kaynaklanabilir.
Munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını bu alacağın geç ilan edilmesinden dolayı faizle karşılanamayan zararını ve miktarını zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmek durumundadır. Borçlu ancak temerrüdündeki kusursuzluğunu kanıtlamakla sorumluluktan kurtulabilir.
Munzam zarar, temerrüt ile oluşmaya başlayan asıl borcun ifasına kadar geçecek zaman içinde artarak devam eden yeni bir borçtur. Asıl borcun kaynağı haksız fiil nedensiz zenginleşme veya sözleşme olduğu halde bu borcun hukuki sebebi asıl alacağın temerrüde uğraması gibi hukuka aykırılıktır. O nedenle, asıl alacak ve temerrüt faizleri yönünden, icra takibi yapılması ve dava açılması sırasında onlarla birlikte istenilmemiş olması davanın görülmesine engel değildir. Zaman aşımı süresi içinde her zaman bu yöne ilişkin dava açılabilir.
Her ne kadar MK.nun 6.maddesi hükmüne göre davacı iddiasını ispat etmekle yükümlü ise de, bu kural mutlak değildir. İstisnaların başında karine gelir. Var olan bir durumdan bilinmeyen bir halin çıkarılması halinde karine varsayılır. Olayımızda yasal bir karine yoktur. Buna karşılık yaşanan hayatın gerçekleri ve olaylarından çıkan eylemli bir karinenin varlığı tartışmasızdır. Ticari hayatın içinde olan davacının eline geçecek parayı işinde değerlendirmesi veya en azından vadeli banka hesabına veya benzer gelir getiren kurumlara yatırarak en iyi şekilde yararlanması beklenebilecek bir davranış olup, bu davranış toplumumuzun içinde bulunduğu ekonomik sosyal yaşantısına da uygun düşer. Bu tür getiri oranlarının temerrüt faizinden fazla olduğu hususu da bilinen bir vakadır. HUMK.nun 238.nci maddesi gereğince maruf ve meşhur olan hususlar murazaalı sayılmaz. Bu nedenle davacının temerrüt faizinden fazla bir zararı olduğu ortadadır. Davalı , bu karinenin aksini ispat etmek durumundadır.
Olayımızda davacı, maden ruhsatı aldığı araziye hukuka aykırı olarak 2.11.1992 tarihinde 38.161.000 TL ecrimisil ödemek zorunda bırakıldığını bu parayı Devlet tahviline mevduat faizine veya dövize yatırmış olsa idi 850.000.000 TL.na ulaşacağını ileri sürmüştür. Davacının temerrüt tarihi (2.11.1992) itibariyle geçen zaman içinde enflasyonun da etkisi ile para değerinin düşmesi alım gücünün azalması ile oluşan zararın ödetilmesini istediği anlaşılmaktadır. Dava konusu zarar davacının davalıya haksız olarak ödediği ilk temerrüt tarihinden başlayacak asıl borcun ödendiği zamana kadar her gün artarak devam eden zarar olması nedeni ile davacı bu süre içinde gerçekleşen zararı talep edebilir.
Ülkemizde yıllardır yüksek oranda seyreden enflasyonun yıllık ortalamasının % 80-90, hatta bazı yıllar daha fazla olduğu bilinen bir gerçektir. Böyle bir ortamda alacağını zamanında elde eden ticari hayatın içinde bulunan alacaklının, bunu bir an Önce mal veya hizmet; yatırımına yöneltmesi veya en" azından banka mevduat, faizine veya devlet tahviline yatırması yada dövize dönüştürmesi, yaşanan hayat gerçeklerine uygun bir davranış olur. Enflasyonun yıllar itibariyle yüksek oranlarda devam ettiği müddetçe buna bağlı olarak para değerinin düşmesi, alım gücünün azalması nedeniyle alacağını geç alan alacaklının zarar gördüğü, temerrüt faizinin bu zararını karşılamaya yetmiyeceği tartışmasız bir gerçektir. Bu hal, zararın varlığı için fiili karine oluşturur. Bu nedenle enflasyon nedeniyle paranın alım gücünün azalması ile ortaya çıkan zarar istemlerinin B.K.nun 105.maddesi kapsamında yorumlanılması kaçınılmazdır. Hal böyle olunca fiili karine karşısında davacının ayrıca zararını ispat etmesi gerekmez. Bu vakıa sabit sayılır ve davalı ise bu karinenin aksini ve kusursuzluğunu da kanıtlayamamıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında mahkemece yapılacak iş, davalının temerrüde düştüğü 2.11.1992 tarihinden bu davanın açıldığı tarihe kadar geçen zaman zarfında her yıl itibariyle gerçekleşen yıllık enflasyon artış oranı mevduat ve devlet tahvillerine verilen faiz oranlarını TL karşısında döviz kurlarını ve altın fiyatlarını gösteren listeyi ilgili resmi kurumlardan araştırmak konusunda uzman bilirkişi düşüncesinden de yararlanmak suretiyle tesbit etmek davacı alacaklının maruz kaldığı asgari zarar miktarını BK.nun 42/11 maddesi de dikkate alınmak suretiyle tesbit etmek sonucunda uygun bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan asıl alacağa temerrüt faizi uygulanmak suretiyle karar verilmiş bulunması usul ve yasaya aykırıdır. Kararın davacı yararına BOZULMASINA peşin harcın istek halinde iadesine 1.11.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini