 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/6654
Karar No : 1998/8835
Tarih : 9.11.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
AYIPLI MAL
GARANTİ BELGESİ
KARAR ÖZETİ: başlangıçta onarım hakkını tercih eden tüketicinin satın aldığı ayıplı maldaki arızanın, 1 aylık tamir süresinden çok sonra giderildiği anlaşılmıştır. Bu durumda 4077 sayılı Yasanın 13. maddesi ile bu yasanın verdiği yetkiye davalı Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca yayımlanan "Garanti Belgesi ile Tanıtına ve Kullanma Kılavuzunun Uygulama Esaslarına Dair Tebliğ" hükümlerine göre, tüketicinin ayıplı malı yenisi ile değiştirme isteminde bulunma hakkının doğduğunun kabulü gerekir.
(4077 s. TKK. m. 4, 13)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, davalıdan satın aldığı otomobilin arızalarının giderilememesi üzerine yenisi ile değiştirilmesini istediğini, davalının bu haklı talebini kabul etmediğini, Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararına da uymadığını öne sürerek aracın yenisi ile değiştirilmesine ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla aracı kullanamamaktan doğan 250.000.000.-TL. maddi zararının en yüksek reeskont faizi ile ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının onarım yönünde tercih hakkını kullandığını, artık yenisi ile değiştirilmesini isteyemeyeceğini, olayda aynı arızanın 2'den fazla veya farklı arızanın 4'den fazla ortaya çıkması ve aracı kullanamamasının süreklilik kazanması koşulunun da gerçekleşmediğini, ufak tefek arızaları bertaraf ederek yeni araç istemesinin hakkın kötüye kullanımı sayılacağını beyanla davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davaya konu otomobilin 6.2.1996 tarihinde davacıya teslim edildiği, satım ilişkisinin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında bulunduğu, satım konusunun garanti belgeli bir malı olduğu, garanti süresi içerisinde arızalandığı, davacının onarım tercih hakkını kullanarak onarımın yapılması için davalının yetkili servisine başvurduğu iddia savunma ve toplanan delillerden anlaşılmıştır. Esasen yanlar arasında bu konulara ilişkin davada çözümlenmesi gereken bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Uyuşmazlık seçim hakkını onarım yönünde kullanan tüketicinin bundan dönerek yenisi ile değiştirme hakkını kullanıp kullanamayacağı, kullanabilecek idiyse kullanabilme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği konularında toplanmaktadır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu'nun 4. maddesinde ayıplı mal tanımı yapıldıktan sonra, malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde tüketicinin süresinde ayıbı ihbar etmek suretiyle satıcıdan malın yenisi ile değiştirilmesini veya ödediği bedelin iadesini veya ayıbın neden olduğu değer kaybının bedelden indirilmesini ya da ücretsiz olarak onarılmasını isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Tüketici bu haklarından herhangi birisini tercih etmekte serbesttir. Satıcı tüketicinin bu konudaki talebini yerine getirmekle yükümlüdür. Kural olarak belirtilen seçimlik haklarından birini kullanan tüketici sonradan bundan dönerek diğer seçimlik haklarından birisini kullanamaz. Kural böyle olmakla birlikte anılan yasanın 13. maddesiyle "garanti belgeli mallar" yönünden tercih hakkını onarım yönünde kullanan tüketiciye malın yenisi ile değiştirilmesini isteme hakkı, belirli koşulların gerçekleşmesi durumunda ayrıca verilmiştir.
Yasanın 13. maddesi hükümleri ile yine yasanın verdiği yetkiye davalı Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca yayımlanan "Garanti Belgesi ile Tanıtma ve Kullanma Kılavuzunun Uygulama Esaslarına Dair Tebliğ" (TRKGM-95/1 16-117) hükümlerine göre satıcı, malın garanti süresi içinde gerek malzeme ve işçilik, gerekse montaj hatalarından dolayı arızalanması halinde malı işçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli ya da başka herhangi bir ad altında hiç bir ücret talep etmeksizin, malın onarım için teslim edildiği tarihten itibaren 1 ay içerisinde tamir etmekle yükümlüdür. Satıcı, bu yükümlülüğünü süresi içinde gereği gibi yerine getirmez veya tamir süresini uzatır veyahut ta onarım yapılmakla birlikte aynı arızanın ikiden fazla veya farklı türden arızaların dörtten fazla ortaya çıkması ve malı kullanamamanın süreklilik kazanması ya da malın onarımının mümkün olmadığının tesbit edilmesi hallerinde tüketici başlangıçta onarım hakkını kullanmış olsa bile yenisi ile değiştirilmesini isteme hakkı doğar.
Yeri gelmiş iken hemen belirtelim ki, tüketicinin genel tercih haklarından birini ya da 13. maddeden kaynaklanan yenisi ile değiştirilmesini isteme hakkını kullanabilmesi, satın aldığı malın iadesi ön koşuluna bağlanmamıştır. Yasadaki (.... tüketici malı teslim aldığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde bu malları satıcı firmaya geri vererek....) sözleri alıcının iade borcuna işaret eden, ayıp ihbarı için gerekli süreyi belirleyen bir düzenleme olarak değerlendirilmelidir. Aksine bir düşünce, Borçlar Kanunu hükümlerine tabi bir alıcı için öngörülmeyen bu nitelikteki ağır bir koşulun, amacı tüketiciyi korumak ve kollamak olan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunla getirilmiş olduğu kabul etmek olur. Bununda benimsenmesi mümkün değildir. Tüketicinin iade borcu Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca, satıcının borcu ile aynı anda ve karşılıklı olarak yerine getirilecektir.
Somut olayda: Davacı tüketicinin satın aldığı aracın motordan sesler geldiğini, vites değişikliğinde sarsıntı ve titremelerin olduğu aracın kendisine teslimi tarihinden itibaren 15 gün içinde öğrendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı, 15 günlük süre içinde ayıbı tesbit ile yetinip, ayıbı satıcı firmaya ihbar ederek aracın yenisi ile değiştirilmesini isteyebilecek iken aracın serviste onarımına izin vermekle ve süresinde de ihbar yapmamakla garanti kapsamında tercih hakkını onarım yönünde kullanmış olduğunun kabulü gerekir. Öyle ise yasanın amacına uygun olarak davacının bu halde aracın yenisi ile değiştirilmesini isteme hakkının doğup doğmadığının irdelenmesi gerekir.
Davacı aracı sarsıntı ve ses şikayeti ile ilk defa davalı satıcı servisine 26.2.1996 tarihinde teslim etmiş serviste bir kısım parça değişikliği yapılmış parçalarla ilgili aynı tarihli bir fatura düzenlenmiştir. Ancak buna rağmen sarsıntı ve titremelerin devam ettiği sonraki bir kısım fatura içerikleri ile Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararına mesnet bilirkişi raporu ile anlaşılmaktadır. Öyle ki aynı arızanın mahkemece düşüncesine başvurulan bilirkişi kurulunun 27.3.1997 tarihli ön raporunda da devam etmekte olduğu, ancak bu bilirkişi kurulu tarafından yapılan öneri ve verilen talimat doğrultusunda mevcut arızanın davanın açılmasından dahi çok sonra 4.6.1997 tarihinde giderildiği görülmektedir.
Davalı satıcı, onarımı servis istasyonları eliyle yapmaktadır. Davalının onarım yükümlülüğü, salt servis istasyonları açmakla ortadan kalkmaz. Malın arızalanması durumunda süresi içinde maldaki arızayı tamamen giderip bu süre içinde arızasız ve ayıptan an olarak malı tüketiciye iade etmesi gerekir. Diğer taraftan davalı aynı zamanda servis istasyonlarında, satılan malın teknik özellikleri itibariyle arıza ve ayıbı doğru ve tam olarak teşhis edebilecek, mümkün olan en kısa sürede bu ayıp ve arızayı giderebilecek yeteneklere sahip eleman da bulundurmak zorundadır. 14.8.1997 tarihli ek bilirkişi kurulu raporunun 4. maddesinde işaret edildiği gibi deneme-yanılma yoluyla arıza belirlemeye ve parça değiştirmeye kalkışan ve bu şekliyle arızayı gideremeyen elemanların serviste bulundurulmasının sonuçları hiçbir zaman tüketiciye mal edilemez. Davalının titreşim ve sarsıntı arızasını dava tarihinde bile gidermediği sabittir. Aracın servise girip, arıza giderilmeden çıkarılması onarımın süresinde yapıldığını göstermez. Öyle ise onarım için gerekli sürenin aşıldığı bu koşulun davacı tüketici lehine gerçekleştiği böylece davacının dava tarihi ve Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvuru tarihinde aracın yenisi ile değiştirilmesini isteme hakkının doğmuş bulunduğunun kabulü gerekir. Onarımın davadan sonra mahkemece düşüncesine başvurulan bilirkişi kurulunun verdiği talimat doğrultusunda davalı servisince yapılmış olması davacının yasal olarak doğan hakkını ortadan kaldırmaz. Öte yandan arıza titreşim ve sarsıntı gereği gibi giderilmediği için aynı arızanın ikiden fazla tekrarı veya farklı arızanın 4'den fazla tekrarlanması koşulunu bu dava araştırılmasına da gerek bulunmamaktadır.
Öyle ise mahkemece yapılacak iş, davacının aracın yenisi ile değiştirilmesini isteme hakkının doğmuş bulunduğunu kabul ile bu kabulün sonucuna uygun bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile mevcut delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle temyiz olunan mahkeme kararının temyiz eden davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 6.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 9.11.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.