 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/3773
Karar No : 1998/4587
Tarih : 21.5.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZETİ : Vekilin vekalet görevini yerine getirirken özen borcuna uyması gerekir Ayrıca hile yapıldığı hataya düşürüldüğü iddiasının kanıtlanması gerekir. Öncelikle gerçek satış bedelinin araştırılıp tespit edilmesi gerekir. Akit tablosunda gösterilen bedelde kararlaştırılan bedel olarak kabul edilemez.
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalılar vekili avukat Latif U... ve Osman D... ile davacı vekili avukat Recep Ö...'ün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı davalılarla birlikte toplam 1608 m2 taşınmazı birlikte almak üzere anlaştıklarını bu taşınmazın alınmasına aracılık edenin davalılar olduğunu, taşınmazın çok değerli olduğunu birlikte müteahhide verebileceklerini söyleyerek ikna ettiklerini ve Kamil H...'ndan 6000 Dolar ve 25.700 DM Niyaziden de 500.000.000 TL. aldıklarını 3.920.000.440 TL alım satım bedeli hesap edildiğini kişi başına 653.406.666 TL. hesap çıkarıldığını, oysa tapu kaydında ve akit tablosundan anlaşılacağı üzere 679.000.000 TL.ye taşınmazları davalıların tapuda satın aldıklarının anlaşıldığını, her ikisinin hissesine toplam 226.332.000 TL. düştüğünü 4.4.1995 tarihinde 1 doların 41.773 TL. 1. DM.da 30.337 TL.olduğunu o günki tarih itibariyle davalılara verilen 6000 dolar karşılığı 250.398.000 TL. 25.700 DM. Karşılığının ise 779.660.900 TL. olduğunu alınan nakit 500.000.000 TL. ile birlikte toplam 1.530.058.900 TL.den tapuda yapılan işlem bedeli 226.332.000 TL. tenzil edilerek bakiye 1.303.726.900 TL. alacağın tahsili için girişilen takibe itiraz edildiği ileri sürerek, 25.700 DM ve 6000 Dolar alacağı karşılığı toplam 1.030.058.900 TL.nin 4.4.1995 tarihinden itibaren reeskont faizi ile 500.000.000 TL.den 226.332.000 TL düşüldükten sonra kalan 273.668.000 TL.nin 17.10.1994 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davalılar, taşınmazın rayiç değeri üzerinden satışın gerçekleştiğini, tapuda gösterileri değerin gerçek satış bedelini yansıtmadığını bildirerek, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, 1.017.112.000 TL.nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınmasına karar verilmiş hüküm her iki davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Toplanan delillerden davacılardan Niyazi A...'ın tapudaki işlemlerde bizzat hazır bulunduğu ve akit tablosunu da kendisinin imza ettiği ve böylece sözleşmeyi şahsen yaptığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı Niyazi A...'ın davalılardan böyle bir istekte bulunabilmesi için kendisine hile yapıldığını veya hataya düşürüldüğünü ispat etmesi şarttır. Ne varki davacı Niyazi A... bu yönü ispat edememiştir. O halde davacı Niyazi A...'ın davalılar aleyhine açtığı iş bu davanın reddine karar verilmesi gerekir. Mahkemenin yazılı gerekçe ile isteğin bir bölümünü kabul etmiş olması doğru değildir ve bozmayı gerektirir.
2- Ferağ işleminin davacı Kamil H...'na vekaleten davalı Hüsrev T.... tarafından yapıldığı tarafların kabulünde olduğu gibi bu yön akit tablosu ile de sabittir. Bu nedenle davalı vekil vekalet görevini ifa ederken özenle hareket etme yükümlülüğü altındadır. Davacı taşınmaz malı daha düşük bedelle satın alınmış olmasına rağmen kendisinden payına düşen bölümden daha fazla bedel istendiğini ileri sürerek dava açmıştır. Öncelikle mahkemece kararlaştırılan gerçek satış bedelinin araştırılıp tesbit edilmesi zorunludur. Nitekim davacı, bu satış bedelinin miktarını ispat edememiştir. Ayrıca akit tablosunda gösterilen bedelde kararlaştırılan bedel olarak kabul edilemez. Bu durumda davacının, davalı vekilden bir istekte bulunabilmesi için özen borcunu yerine getirmediğini ispat etmekte yükümlüdür. Bu nedenle öncelikle bilirkişi incelemesi yaptırılarak taşınmaz malın satış tarihindeki gerçek bedelinin saptanması ve saptanan bu bedelin davacının ödediği bedelle mukayese edilmesi ve arada fahiş bir fark bulunması halinde özen borcunun yerine getirilmediğinin kabulü ile sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. Mahkemenin eksik incelemeyle yazılı şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiş olması bozmayı gerektirir.
3-Davalılardan Cahit B...'ın bizzat kendi adına hareket ettiği ve bu işlemde davacıların vekili olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca anılan davalının davacıları hata ve hileye düşürdüğü de ispat edilememiştir. O halde bu davalı aleyhindeki davanın reddedilmemiş olması da bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın açıklanan nedenle davalılar yararına BOZULMASINA, 6.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, istek halinde peşin harcın iadesine, 21.5.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.