 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/1578
Karar No : 1998/4209
Tarih : 12.5.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya in çel eridi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 16.9.1996-5.3.19997 tarihleri arasında tüketilen doğalgazı ilgili olarak düzenlenen üç adet faturada tüketimin yapıldığı dönem yerine faturanın düzenlendiği tarihteki fiyatların uygulandığını ayrıca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 1995/1 ve 1997/1 sayılı tebliğlerindeki üst sınırın da asıldığını bu şekilde 2.631.817.321 TL. fazla para alındığını ileri sürerek bu miktarın ödeme tarihlerinden itibaren faiziyle birlikte geri alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulüne fazla alınan 1.754.020.140 TL.nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödetilmesine fazla isteğin reddine karar verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı dava dilekçesinde davalının düzenlediği faturalarda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 1995/1 ve 1997/1 sayılı tebliğlerindeki üst sınırların aşıldığını ve tüketim dönemi yerine tahsilat dönemindeki fiyatların geri alma isteğinde bulunmuştur. Davacının bu iki tebliğin yürürlük tarihleri arasındaki dönemde davalının tüketicilere fiyat olması gerektiği yolunda bir iddiası ve isteği bulunmamaktadır. Buna rağmen hükme esas alınan bilirkişi
raporunda, 1995/1 sayılı tebliği yürürlükten kaldıran 1996/1-sayılı tebliğin yayınlandığı 8.2.1997 tarihi arasındaki dönemde hiçbir tebliğin yürürlükte bulunmadığı ve bu nedenle sozkonusu dönemde tüketilen doğalgaz bedelinin, Botaş'ın davalıya satış fiyatı üzerinden belirlenmesi gerektiği, bu fiyata herhangi bir ekleme yapılamayacağı gerekçesiyle dava konusu faturalardaki tüketimin 16.9.1996-8 2.1997 tarihleri arasında kalan bölümü için Botaşın davalıya doğalgazı sattığı fiyatlara bu tarihten sonraki tüketim yönünden de 1997/1 sayılı tebliğde öngörülen ora göre hesaplama yapılmıştır. Böylece bilirkişi raponda, 1996/1 sayılı tebliğde davalının fiyat tesbitinde uyması gereken herhangi bir üst sınırın öngörülmemiş olması nedeniyle bu tebliğin yürürlükte kaldığı dönem içinde tüketilen doğalgaz bedellerinin tesbitinde davalının Botaş'dan satın aldığı fiyat ile bağlı bulunduğunun o miktara hiçbir ekleme yapmaksızın tüketiciye satması gerektiğinin benimsendiği ve mahkemece de bu rapora itibar edilmek suretiyle ayrı yorumun yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtelim ki, 1995/1 sayılı tebliğde davalının %30 oranında üst sınırla bağlı tutulmasına karşın, onu yürürlükten kaldıran 1996/1 sayılı tebliğin herhangi bir üst sınır öngörmemiş olması, davalının Sataş tarafından kendisine uygulanan satış fiyatını tüketiciye aynen yansıtmak zorunda bulunduğunun değil tersine, bu tebliğin yürürlükte kaldığı dönem içerisinde fiyat tesbitinde bütünüyle serbest bırakıldığının kabulünü gerektirir, bu nedenle bilirkişi raporundaki ve onu benimseyen mahkeme kararındaki gerekçeye itibar edilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Ne varki 1996/1 sayılı Bakanlık Tebliğinin iptali istemiyle 18.8.1996 günlü bu karar Botaş Genel Müdürlüğünün 27.1.1997 günlü resmi Gazetede yayımlanan ilanıyla kamuoyuna duyurulmuştur. Her ne kadar davalı EGO Genel Müdürlüğü anılan iptal davasının tarafı durumunda değil ise de iptali istenilen ve yürütülmesinin durdurulmasına karar verilen Bakanlık tebliği doğrudan doğruya davalının da aralarında bulunduğu dağıtım kuruluşlarının uygulayacakları satış fiyatlarına ilişkin bir düzenleyici işlem niteliğinde olduğundan yürütmenin durdurulması kararının resmi Gazetede yayınlanan bir ilanla kamuoyuna duyurulduğu 27.1.1997 tarihinden itibaren davalı bu karar doğrultusunda işlem tesis etmek yükümlülüğü altındadır.
Burada, idare hukuku ilkeleri ve yasal kurallar ışığınca, idari yargı yerleri tarafından verilen iptal ve yürütmenin durdurulması kararlarının hukuki nitelikleri vs sonuçları ile idarenin bunları uygulama yükümlülükleri ve şekli hakkında şu kısa açıklamanın yapılmasında gereklilik görülmüştür. Bir idari işlem hakkında verilen iptal kararı o idari işlemi yapıldığı andan itibaren ortadan kaldırır ve iptal edilen idari işlemin yapılmasından önceki hukuki durumun yürürlüğünü sağlar. Bir iptal davası sırasında verilen yürütmenin durdurulması kararı da aynı niteliktedir. Eş söyleyişle, yürütmenin durdurulması kararı tıpkı iptal kararı gibi iptali istenilen idari işlemi durdurur ve bu işlemin yapılmasından önceki hukuki durum ne ise. onun tekrar yürürlüğünü sağlar. Danıştay Dava Daireleri, Kurulunun 4.2.1966 tarih ve 1965/473 esas, sayılı kararındaki bu değerlendirmeye paralel olarak, öğretide de baskın görüş, ;ip ta l ve yürütmenin durdurulması kararlarının özellikle etkileri bakımından tam bir benzerlik gösterdikleri yolundadır. Yürütmenin durdurulması kararlarının ancak alındıkları tarihten sonrasını etkileyecekleri yolundaki aksi düşüncenin, bu kararları etkisiz ve kağıt üzerinde bırakacak, kötü kullanılmaya elverişli bir sonuç doğuracakları kabul edilmektedir. (BKZ. Dr. Yıldırım Uler, İdari Yargıda İptal Kararlarının Sonuçları, Sevinç Matbaası, Ankara 1970 sayfa 6-7)
Somut olayda, yürütülmesinin durdurulmasına karar verilen 1996/1 sayılı Bakanlık Tebliğinin idari hukuku ilkeleri açısından bir " düzenleyici İşlem" niteliğinde bulunduğunda kuşku yoktur. İdare bir düzenleyici işlemin iptali veya yürütülmesini durdurulması kararının uygulamak için yeni bir işlem tesis etmek zorunda değildir. Kuşkusuz, aynı alanda, yeni bir düzenlemeye gidebilir. Ancak bu takdirde iptal (veya yürütmenin durdurulması) kararının dikkate almak zorundadır.
Nihayet, bir düzenleyici işlemin iptali, o işleme dayanılarak tesis edilmiş ve bireysel işlem halini almış bulunan işlemlerin hükümsüzlüğü sonucuna doğurmaz. Ancak, o işlemlerin ilgilerinin iptal kararına dayanarak kendi haklarındaki işlemlerin iptalini ya da ithal edilen haklarının korunmasını istemeleri mümkündür. Dava konusu somut olay yönünden bakıldığında davacının yürütülmesi durdurulan 1996/1 sayılı tebliğ nedeniyle kendisinden fazladan alınmış doğalgaz bedeli var ise bunu geri isteyebileceğinde kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Aynı hukuki çerçeve içinde davalının ise yürütmenin durdurulması kararının doğal ve zorunlu sonucu olarak kendiliğinden yürürlüğe girdiği kabul edilen 1995/1 sayılı tebliğde öngörülen üst sınır içinde kalmak koşuluyla Botaş'ın kendisine uyguladığı satış fiyatına, maliyet hesapları vs. gibi unsurların gerektirdiği uygun
miktardaki bir ilaveyi yaparak doğalgazın tüketiciye satılacağı fiyatı belirleme hak ve yetkisine sahip bulunduğu açıktır. Tarafların, yürütmenin durdurulması kararıyla oluşan yeni hukuki durum çerçevesinde elde ettikleri bu hakları, görülmekte olan davalarda idari sürebileceklerinde de kuşkuya yer olmamak gerekir.
Açıklanan bu hukuki durum ve kurallar ışığı altında mahkemece yapılması gereken iş Danıştay tarafından 1996/1 sayılı tebliğ hakkında verilen yürütmenin durdurulması kararıyla birlikte anılan tebliği n yürürlüğe konulduğu 1.8.1996 tarihinden itibaren ortadan kalkmış bulunduğu, ve bu durumun, hem 1996/1 ve hem de 1995/1 sayılı tebliğleri yürürlükten kaldıran 1997/1 sayılı tebliğin yürürlüğe konulduğu 1.8.1996 tarihinden itibaren ortadan kalkmış bulunduğu ve bu durumun hem 1996/1 ve hem de 1995/1 sayılı tebliğleri yürürlükten kaldıran 1997/1 sayılı tebliğin yürürlüğe girdiği 8.2.1997 tarihine kadar devam ettiği gözden uzak tutulmamak suretiyle 1995/1 sayılı tebliğin yürürlüğe girdiği 1.1.1995 tarihinden 1997/1 sayılı tebliğin yürürlüğe girdiği 8.2.1997 tarihine kadar geçen zaman dilimi içerisindeki tüm doğalgaz tüketimlerine 1995/1 sayılı tebliğ hükümleri uygulanmak ve böylece davalının Botaş fiyatına %30 oranını aşmamak koşuluyla uygun ve gerekli ilaveleri yaparak tüketicilere satabileceği kabul edilip dava konusu faturaların bedellerinin hesaplanmasında doğalgazın 5.2.1997 tarihinden önceki dönemde tüketilen kısmı için 1995/1 bu tarihten sonraki bölümü için ise 1997/1 sayılı tebliğ hükümlerinin esas alınması bu çerçevede alınacak dayanakları ve gerekçeleri gösterilmiş denetime elverişli bilirkişi raporu çerçevesinde varsa fazladan alınan bedel yönünden istirdat karar verilmesinden ibarettir. Eksik incelemeyle ve hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usule yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, temyiz olunan kararın ikinci bette açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine 12.5.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.