 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/7017
K:1997/9247
Tarih : 17.11.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TEMLİKİN HÜKÜMLERİ
İYİNİYETLE ÖDEME
BORÇLUYA AİT DEF'İLER
KARAR ÖZETİ: Temlik davalı tarafa bildirilmiş ve diğer mirasçılar da parayı talep etmiş olduklarından alacak münazaalı hale gelmiştir. Münazaalı hale gelen ve temlike konu yapılan alacağın ödenmesi iyi niyetle bağdaşmaz. Davalıların BK.nun 166. maddesi gereğince beri olmaları içinalacağı mahkemeye tevdi etmeleri gerekir. Borçluların ileri sürebilecekleri def'i, BK.nun 167. maddesindeki defidir.
(818 s.BK.m.165,166,167)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, davalıların tapuda hissedar oldukları gayrimenkulun hisselerini babası olan dava dışı Ahmet'e sattıklarını babası öldükten sonra tüm mirasçıların satış vaadinden doğan haklarını noterde düzenlenen belge ile kendisine devrettiklerini, dava konusu gayrimenkulun taksim davası sonunda satıldığı satış bedelinin tamamının kendisine ödenmesi gerektiği bu durumu davalılara gönderdiği ihtarlarla bildirmesine rağmen davalıların satıştan elde edilen parayı kendine vermediklerini belirterek satış bedelinin davalıların tapudaki hisseleri oranında ödetilmesini istemiştir.
Davalılar, satış bedelini tüm mirasçıların hisseleri oranda banka hesaplarına yatırdıklarını mirasçılar arasında iş ilişkisinin kendilerini bağlamayacağını belirterek davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davalıdan başka diğer mirasçıların feragatten dönmeleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının murisi ile davalılar arasında düzenlenen 29.11.1979 tarihli satış vaadi sözleşmesinden sonra davacının murisinin vefat ettiği ve kalan mirasçıların 5.10.1988 ve 12.10.l988tarihlerini taşıyan "feragatname ve muvafakatname" adı altında düzenlenen belge ile satış vaadinden doğan haklarını davacıya temlik ettikleri anlaşılmaktadır. Bu temlikler 13.6.1991 tarihinde her ne kadar vazgeçilmişse de davacı davalılara gönderdiği muhtelif ihtarlarında satış vaadinden doğan hakların kendisine temlik edildiğini bildirmiş ve bu suretle temlik davalı tarafa ulaşmıştır. Davalılar davacıdan başka diğer mirasçıların bu temlikten vazgeçtiklerini beyan etmeleri nedeniyle paylarına düşen satış bedelini kendilerine ödediklerini ileri sürmüşler ise de; BK.nun 165. maddesi gereğince "temlik veya temellük eden tarafından alacağın temlik olduğunu kendisine bildirilmezden mukaddem evvelki alacaklıya hüsnüniyetle tediyede bulunan borçlu beri olur" hükmü karşısında bu ödeme hüküm ifade etmez. Zira temlik davalı tarafa bildirilmiş ve diğer mirasçılarda parayı talep etmiş olduklarından alacak münazaalı hale gelmiştir. Münazaalı hale gelen ve temlike konu yapılan alacağın ödenmesi iyi niyetle bağdaşmaz. Davalıların BK.nun 166. maddesi gereğince borçtan beri almaları için alacağı mahkemeye tevdi etmeleri gerekirdi. Borçluların ileri sürebilecekleri Def'i, BK.nun 167.maddesindeki def'idir. Mahkememce, bu yönler gözetilmeksizin davanın kanıtlanamadığından bahisle reddi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı tarafından temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 17.11.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.