 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E. 1997/4315
K. 1997/4429
T. 15.5.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KISTELYEUM ESASI
AKDİ FAİZ
TEMERRÜT FAİZİ
VARLIK SATIŞ SÖZLEŞMESİ
KARAR ÖZETİ: Kalan borç için, akit faizi öngörülerek ödeme tarihi kararlaştırılmışsa, artık ana paranın borç ve akit faizi toplamı olduğu tartışmasızdır. Bu şekilde oluşan ana para, süresinde ödenmemişse ve toplanan delillere göre borçlunun temerrüde düşürüldüğü anlaşılıyorsa, akdi faize, yasal temerrüt faizi uygulanmasında usulsüzlük yoktur.
(818 s. BK. m. 101/1, 104/3)
(4046 s. ÖUDK. geçici m. 15)
(3095 s. Faiz K. m. 2, 4)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilâmda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı; Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun, Turban Turizm A.Ş.'nin varlıklarının satış yolu ile özelleştirilmesine ilişkin kararı uyarınca satışına yetkili olduğunu, Turban Turizm A.Ş.'ye ait Kemer Marina Otelini ihale yoluyla satışa arzettiğini, davalının satışa katılıp 500.000.000.000 TL. ödemeyi teklif ettiğinden, uygun görülüp aralarında 20.6.1995 tarihinde 300.000.000.000 TL. peşin, 200.000.000.000 TL. vadeli olarak ödenmesinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin 4. maddesine göre alıcının vadeye bağlanan tutarı erken ödemesi halinde kıstelyeum esasına göre faiz hesaplanacağının öngörüldüğünü, davalının vadeli tutardan 134.782.609.000 TL. erken ödeme yapması üzerine sözleşme tarihinden ödeme tarihi olan 24.7.1995 tarihine kadar tahakkuk ettirilen faiz miktarı ile bunun ödeneceği tarihe kadar geçecek süre için gecikme faizi isteme haklarının doğduğunu, bunun dava tarihine kadar hesaplanan 2.550.000.000 TL. faizin ilavesiyle 16.552.415.000 TL.nin ve 14.002.415.000 TL.'lik alacağı dava tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanarak tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davaya konu yapılan 14.002.415.000 TL.'lik kısmın faiz alacağı olduğunu, BK.nun 104/3. maddesi hükmüne göre faize faiz yürütülemeyeceğini, asıl alacağın ödeme tarihinin 20.6.1996 olup, 24.7.1995 tarihinde vadesinden önce ödendiğini, faiz alacağının muaccel olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; 14.002.415.000 TL.'lik kısım yargılama aşamasında ödendiğinden, bu kısım hakkında dava konusu kalmadığından, esasa ilişkin hüküm kurulmasına yer olmadığına, 2.550.000.000 TL. faiz isteminin de reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Taraflar arasında düzenlenen ve içeriği inkar edilmeyen "Varlık Satış Sözleşmesi" başlıklı 20.6.1995 günlü sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren yıllık basit % 110 faizi ile birlikte 420.000.000.000 TL. olarak ödeneceği kararlaştırılmış, aynı sözleşmenin 4. maddesinde ise, alıcının vadeye bağlanan tutarı erken ödemesi halinde kıstelyeum esasının uygulanacağı, buna göre faizin nasıl hesaplanacağı açıkça gösterilmiştir. Ödenmesi gereken bakiye satış bedelinin 134.782.609.000 TL. olduğu ve bu miktarın davalı alıcı tarafından 24.7.1995 tarihinde sözleşmede kararlaştırılan vadeden önce ödendiği konusunda da taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, bu bedele 24.7.1995 tarihine kadar sözleşmenin 4. maddesi gereğince tahakkuk ettirilecek faizin ödenmesinin gerekip gerekmediği, davacının bu alacağına faiz isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki bu uyuşmazlığın öncelikle sözleşme hükümleri esas alınarak çözümlenmesi gerekir. Sözleşmede taraflar bakiye satış bedeli 200.000.000.000 TL.nin bir yıl sonra ödenmesi halinde yıllık % 110 basit akdi faizi ile birlikte 420.000.000.000 TL. olarak ödenmesini öngördüklerine göre bir yıl sonra ödenecek bu 420.000.000.000 TL.'nin ana para borcu olduğunu kabul etmiş sayılırlar. Bu borcun erken ödenmesi halinde ödeme tarihine göre aynı orandaki akdi faiz esasının uygulanacağını belirtmişlerdir. Tarafların kararlaştırdıkları bu faiz, akdi faizdir. BK.nun 104/son maddesinde sözü edilen faiz ise, yasal temerrüd faizidir. Yasal temerrüd faizine ilişkin olan bu oranın akdi faize uygulanmasına hukuken olanak bulunmamaktadır. O nedenle, davacının 20.6.1995 tarihinden 24.7.1995 tarihine kadar geçen süre içindeki faiz alacağının 24.7.1995 tarihinde ana para alacağı ile birlikte davacıya ödenmemiş olması nedeniyle davacının bu ödemeden kaynaklanan 14.002.415.000 TL. alacağı muaccel hale gelmiştir. O nedenle, bu davadan önce davacının faiz alacağı yönünden davalıyı, Bk.nun 101/1. maddesi hükmü uyarınca usulüne uygun olarak temerrüde düşürüp düşürmediğinin usulünce araştırılması, var ise bu konuda tarafların delil ve karşı delillerinin toplanması sonuçta davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğünün sübutu halinde tesbit edilen o tarihten değilse dava tarihinden itibaren ödendiği tarihe kadar davacının 14.002.415.000 TL.'lik alacağına faiz tahakkuk ettirilerek hüküm altına alınması gerekir. Mahkemenin açıklanan yönleri gözardı ederek yazılı şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Öte yandan, davaya konu asıl alacak davanın açılmasından ve delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden sonra davalı tarafça ödenmiş olduğu için davacı hükmedilen 14.002.415.000 TL. için dava tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tam vekalet ücretini talep etmekte haklıdır. Mahkemece, bu yön dahi gözden kaçırılarak davacı lehine eksik vekalet ücreti takdir ve hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup ayrıca bozma nedenidir.
SONUÇ: Bir numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, iki numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 15.5.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.