 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/189
Karar No : 1997/380
Tarih : 28.1.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının kendisinden 4300 Alman Markı ödünç aldığını, ödeyeceğini söylemesine rağmen ödemediğini ileri sürerek 4300 alman Markının dava tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarının Alman Markına uyguladığı yıllık faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı cevap vermemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar veril m iş; hüküm davalı, vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkeme, kararın süresinde temyiz edilmediği gerekçesiyle temyiz dilekçesinin reddine karar vermiş verilen red kararı davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesi ve duruşma günü davalı adına PTT Tebligat Kanunun 21. maddesi gereğince tebliğ edildiğinden bahisle tebliğ evrakı dosyaya gönderilmiş ve mahkemece de bu tebligatla davalıya tebligat yasası hükümleri uyarınca tebliğ edildiği kabul edilmiş; yargılama aşamasındaki isticvap davetiyesi ve mahkeme kararı da bu esastan hareketle aynı şekilde tebligat Kanunu 35. maddesi hükmü uyarınca tebliğe çıkarılmıştır. Oysa ki Tebligat Kanunun 21.maddesindeki açıklanan şekilde tebligat yapılabilmesi için tebliğ memurlarının Nizamname hükümleri uyarınca muhatabın tebliğ adresine gitmesi, muhatabın veya muhatap yerine kendisine tebligat yapılabilecek kişilerin bu adreste bulunmaması ve adresin kapalı olduğunu tespit etmesi üzerine bu defa adresin kapıcı veya yöneticisinden komşularından mahalle muhtar veya azalarından muhatabın gerçekte o adreste oturduğunu, ancak tebligat saatleri içinde adreste bulunmadığını, bu kişilerin beyanı ile belirlemesi alacağı beyanın altını beyan sahibine imzalatması, beyan sahibinin imzadan imtina etmesi halinde ise bu durumu tevsik edip kendisinin imzalaması koşuluna bağlıdır. Anılan dava dilekçesi ve duruşma günün tebliğine ilişkin tebligat nizanname ve yasa hükümlerine uygun olarak davalıya tebliğ edilmediği için bu nitelikteki bir tebliğ esas alınarak tebligat Kanunu 35.maddesine göre çıkarılan tebligatların da geçerliliği kabul edilemez. Bu durumda usulüne uygun olarak davalıya mahkeme kararı tebliğ edilmediğinden temyizin süresinde yapıldığının kabulü gerekir. Diğer taraftan davada iddiaya karşı davalıya usulüne uygun olarak tebligat yapılmamış, davaya karşı savunmasının alınmamış olması da usule aykırı olup, hükmün bozulması gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Temyiz süresinde yapılmış bulunduğundan 14.11.1996 günlü süre yönünden temyiz dilekçesinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına ,
2-Hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.1.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.