 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/10920
Karar No : 1998/415
Tarih : 19.1.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, Türkiye Organ nakli ve Yanık Tedavi Vakfı davalı Siverek sosyal yardımlaşma vakfının Emine işyeri isimli hastanın tedavi masraflarını ödemeyi taahhüt ettiği halde tedavi masrafları tutarı olan 132.583.000 TL.nın ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine yapılan icra takibine itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaliyle %40 dan az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı Vakıf, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununa dayanarak hazırlanan vakıf tüzüğüne göre vakfın ancak mütevelli heyetinin karar almaya yetkili tek organı olduğunu, taahhüt belgesinin vakfı bağlamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece asıl alacak 132.983.000 TL.ile faiz alacağı 307.051.015 TL olmak üzere toplam 240.034.315 TL üzerinden borçlunun itirazının kaldırılmasına %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini fazla istemin reddine karar verilmiş hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Her ne kadar davalı vakıf adına vakıf başkanı tarafından davacı vakfa gönderilen yazıda. Emine İşyeri'nin tedavi giderlerini vakfın üstlendiğini bildirmiş ise de, davalı vakfın vakit
senedinin 10 .maddesinin (b) bendinde muhtaç kişilerin sağlıkla ve tedavileri ile ilgili olarak vakıf mütevelli heyetinin kararının gerektiği belirlenmiştir. Bu nedenle vakıf başkanının bu konuda tek başına karar vermeye yetkili olmadığı anlaşılmaktadır. Bu .itibarla vakıf başkanının verdiği taahhütten dolayı vakfın sorumlu tutulması doğru değildir. Davacı vakfın gerçekleşen alacağını ilgilisinden veya yetkisi olmadığı halde taahhütte bulunan
kişiden talep etmeye hakkı vardır. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru değildir. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığını 19.1.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.