 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/2570
Karar No : 1996/4759
Tarih : 16.5.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki menfi tesbit, alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı reddine yönelik olarak verilen hükmün edilmesi üzerine Belli günde, davacı gelmemiş olduğundan nedenlerden dolayı davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı Şebnem Ç... gelmiş diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, Ankara Elektrik Havagazı ve Otobüs İşletme müessesince (EGO) düzenlenen fatura ile yöneticisi olduğu apartmanın doğalgaz tüketim bedelinin 134.361.165 TL.sı olarak hesaplandığını oysa 1995 tarihinden itibaren yürürlükte olan ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının "Doğalgaz Satış Fiatı Tesbit Kararı Tebliğine" göre Botaş'tan doğal gaz aleti dağıtım kuruluşlarının (EGO.nun) Botaşın satış fiyatına %30 dan fazla olmamak üzere zam yaparak satış fiatı tesbit edebileceğini o nedenle davalının ancak Doğalgaz azami satış fiyatını M3 için KDV hariç 7.155.120 TL. olarak belirleyebileceğini öne sürerek yasalara aykırı ve haksız alınan 67.495.914 TL.nin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı abonman sözleşmesini imzalayan davacının genel ve özel şartları yürürlükteki ve yürürlüğe girecek yeni tarifeler ile doğacak tarife farklarını ödemeyi kabul ettiğini doğalgaz tarifelerine göre fatura bedelinin doğru olduğunu savunmuş davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Hemen belirtelim ki; uyuşmazlığın sağlıklı çözümü için yanlar arasındaki "Doğalgaz Abonman Sözleşmesi'nin kapsamı ve hukuki tanımı ile davada doğrudan uygulanması gerekli yasa maddelerinin incelenip tartışılması kaçınılmazdır.
a)Yasal düzenlemeler 9.2.1990 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüye giren 397 sayılı "Doğalgazın Kullanıma hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesi ile; ithal
edilen veya yerli doğalgazın satışı; satış fiyatının tesbiti vb ülke içinde dağıtımına ilişkin yetki Botaş'a verilmiştir. 3 üncü maddenin 2 inci fıkrasıyla da; "doğalgazın ithali satışı, satış fiyatının tesbiti ve dağıtımı konusu ile ilgili olarak 1580 sayılı Belediyeler Kanunu; 3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi hakkında Kanun ve diğer Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde bulunan hükümler dikkate alınmaz" denilmiştir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 2/e ve değişik 10/e maddeleriyle, yeraltı ve yerüstü Enerji ve Tabii kaynaklar ile. Ürünlerinin üretim, iletim, dağıtım ve fiyatlandırma esaslarını tesbit etmek, kamu yararı ve piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak tüketiciye yapılan her türlü enerji satışında taban ve tavan fiyatlarını belirlemek ve uygulanmasını denetlemek görevi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına verildiği görülmektedir. Bu yasal görev ve yetkilerle donatılmış anılan Bakanlık 31.1.1995 günlü Resmi Gazetede yayınlanan 1995/1 sayılı doğalgaz Satış Fiyatı Tesbit Kararını Tebliğ etmiş "Dağıtım Kuruluşlarının Botaş'tan aldıkları gaz'ın şehirlerde konut, resmi daire ve ticarethane tüketicilerine uygulayacakları satış fiyatları Alt sınırı; Botaş'ın bu kuruluşlara satmış olduğu ve her üç ayda bir açıkladığı fiyatın az olmamak
Üst sınırı ise: Botaş'ın bu kuruluşlara satmış olduğu ve her üç ayda bir açıkladığı fiyatın %30 dan daha fazlası olmamak üzere Bakanlığımızca tesbit edilmiştir duyurusunda bulunmuştur.
b)Sözleşme hükmü : Yanlar arasında düzenlenen "Ankara Elektrik Havagazı ve otobüs işletme Müessesesince ısınma ve ihtiyaçları ile sınai tatbikatta kullanılan Doğalgaz satışına dair abonman sözleşmesinin IV.Bölüm Tarifeler Başlıklı 24 üncü maddesiyle Doğalgaz satış bedelleri davalı kurumun yetkili kurullarınca kabul olunan tarifeler uyarınca tahakkuk ettirileceği kararlaştırılmıştır. Görüldüğü üzere fiyat belirleme yetkisi sözleşmeye konan hüküm ile davalı kuruma tanındığı böylece yasa ve sözleşme hükümlerinin yatışmakta olduğu açıktır. Şu durum karşısında birbirine aykırı yasa normu ile sözleşme hükmünün hangisine üstünlüğü tanınacağının belirlenmesi zorunludur. Türk Hukuk Sisteminde kural olarak sözleşme serbestliği ilkesi kabul edilmiş olduğu tartışmasızdır. (BK.Md.l9) Kural olarak kişiler; Özel Hukuk alanında diğer kişilerle olan ilişkilerini hukuk düzeni" içinde kalmak özellikle emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak koşuluyla serbestçe düzenler ve diledikleri konuda diledikleri ile sözleşme yapabilirler. Ancak bu özgürlüğe; kamu düzeni açısından bazı sınırlamalar getirilmiştir. (BK.Md. 19, 20) Gerçektede bir sözleşmenin bünyesinde topladığı hak ve borçlar yasaların, kesin surette düzeni ile çatıştığı takdirde hukuka aykırıdır ve geçerli olmaz (BK.MD.19,20/1) bu yönü hakim doğrudan gözetmekle yükümlüdür. Kamu düzeni, Kamu yararı düşüncesi ile konulmuş düzenidir. (Mkz.Becker H. Borçlar kanunu Çev. Bülent Olcay Ank. 1967 Sn.97) Yine, Buyurucu Hukuk Kuralları, yanların tersini kararlaştırmalarına izin verilmeyen, kesinlikle uygulanması gereken " kurallardır. Sözleşmenin içeriği buyurucu hukuk kurallarıyla çatışması halinde hukuka aykırılık ortaya çıkar.
Belirtilen hukuk kurallarının ışığında az yukarda açıklanan yasa hükümlerinin metnine, yazılış biçimine ve amaca bakıldığında; Doğalgaz ürünlerinin tüketiciye satışında taban ve tavan fiyatlarını belirlemek ve yetkisinin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına kamu yarar ve düzenini korumak amacıyla buyurucu düzenleme yapıldığında, kuşku ve duraklamaya Nitekim yasanın sözünde dahi "Kamu Yararı"sözcüğüne
özellikle yer verilmesi de bu sonucu doğrulayan diğer bir unsurdur. Hal böyle olunca, sözleşmenin 24 üncü maddesi ile fiyat belirlemeye yönelik yetkinin davalıya bırakılması sözü edilen yasanın amir hükümlerine aykırı olduğu için BK.Md.19 maddesi gereğince hükümsüzdür. O nedenle sözleşmenin bu koşulu davacıyı hukuken bağlamaz ve onu doğalgaz satış fiyatları yönünden bir edim yükümü altına sokmaz. Dahası, sözleşme serbestiyesi ve özgürlüğü kuralına sığınarak Doğalgaz satış fiyatlarının tesbitini ilgili Bakanlık tekeline veren aksine başka kurumları düzenlemesini yasaklayan buyurucu hükümlerden sıyrılmak için sözleşmeye 24 üncü madde ile düzenleme getirilmesi yasaya karşı hileye başvurma olur ve doğrudan doğruya emredici hukuk kuralına aykırı davranma ile özdeş anlamdadır. Yine Hukuk Devletinde bir kurumun yasaların emredici hükümlerini ihmal ederek iltihaki sözleşmelere özgü avantajlarda yararlanmak suretiyle kendi yararına sözleşmeye hüküm koyması yetki gasbı niteliğinde olup MK.MD.2 inci maddesine aykırıdır. Bu tip girişimler Hukuk bozanın ve genel hukuk duygusunun ağır şekilde zedelenmesine yolaçar ve hukuki güven sarsılır. Davada birde "iltihaki Sözleşmeler"in hukuki yapısı yönünden de tartışma açmakça yarar vardır. İltihakı sözleşmeler: (Contrata d' addesion) bir kamu hizmeti ifa edip hukuken veya eylemli alarak tekel durumu arz eden ve tüketicinin bağlanması gereken (nakliye müesseseleri; elektrik; havagazı, doğalgaz PTT sözleşmeleri gibi) Standart hükümleri içeren ve tüketicilerin olduğu gibi bağlanmak zorunluğunda kaldığı sözleşmelerdir. Bu sözleşmelerde taraflardan biri olan idare önceden sözleşme koşullarını hazırlayarak bir icap şeklinde umuma arz eder ve hizmetten yararlanma ihtiyacı içinde olan yurttaş bunları zinmen kabul etmek suretiyle bağlanır.Genel Koşulları önceden tesbit eden taraf bunlarda değişiklik yapma olanağına sahiptir. Ekonomik bakımdan güçlü olduğu için Karşı tarafın ileri sürebileceği değişiklikleri kabule yanaşmaz. Bu durumda taraflardan birinin kendi şartlarını diğerine dikte etmesine yol açan bir sözleşme özgürlüğü; özgürlük olmaktan çıkıp bir ayrıcalık halini kazanır. (Bkz. 5.4.1944 gün ve 12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı; Tüketicilerin korunması ve sözleşme özgürlüğünün bu açıdan sınırlanması Prof.Dr. Halik Tandoğan Ankara 1977 SH. 24 vd)
Tüketicinin korunmasının ortaya çıkardığı sorunlardan biriside tüketicilerin genel işlem şartları yoluyla sömürülmesinin önlenmesidir. Ekonomik bakımdan güçsüz olanların korunması Anayasamızda belirtilen "Sosyal Hukuk Devleti" ve "İktisadi ve Sosyal Hayatın Adalete göre Düzenlenmesi" eş söyleyişle "Sosyal Adalet" ilkelerinin bir gereğidir. Sırası gelmişken hemen vurgulayalım ki Hakim Medeni Yasanın birinci maddesinin kendisine tanıdığı yasa koyucu gibi hareket etme yetkisine dayanarak özellikle hakların kullanılmasında borçların yerine getirilmesinde objektif iyi niyet kurallarına uymayı öngören MK.Md.2 F.1 kişiliğin korunmasını düzenleyen Mk.Md.24 ahlaka aykırı sözleşmeleri yasaklayan BK. KMd. 19 F.II gibi genel kurallar altında sözleşme özgürlüğüne tüketiciyi koruyucu sınırlamalar getirebilir. Gerçekte de mahkemeler somut olayın kendine özgü verileri ve koşullarının gerçeklemesi halinde ve yasal genel kurallar çerçevesinde dikkati özel olarak çekilmeksizin sözleşmeye konan ve alışılmamış şartlarla tüketiciyi bağlı tutmamalı ve hükümsüz saymalıdır. En önemlisi yargı kararları ile tüketicinin bu yolda korunması hukuk devleti ve sosyal adaletin bir gereği kabul edilmelidir.
Mahkemece dava reddedilirken doğal gaz satış tarifesine ilişkin Encümen kararının iptali yönünden dava açılmadığı nedenine de dayanılmıştır. Oysa davada öne sürülen maddi olguda Encümen kararının yasal dayanaktan yoksun olduğu iddiasını da kapsamakta olup satış fiyatlarını belirleyen Encümen kararı idari bir tasarruftan kaynaklanmaktadır. Encümen kararı Özel Hukuk Kurallarına tabii Abonman Sözleşmesinin 24 üncü maddesinden güç alarak çıkarılmıştır. O nedenle bu davanın içinde çözümlenecek bir sorunun açılacak ayrı bir dava içinde çözümlenmesini düşünmek isabetsizidir. (Bkz. 5.4.1944 gün ve 12 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)
Şu durum karşısında; Davalı Kurum, ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca 31.1.1995 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 1995/1 doğalgaz Satış fiyatı Kararları Tebliği indeki alt ve üst sınırlar olarak belirlenen değer arasında kalan miktar için Konut Resmi Daire ve Ticarethane Doğalgaz tüketicilerine, yapacağı satışlara ilişkin olarak fiyat tesbiti yapabilir. Anılan tebliğ ile davalıya tanınan yetkinin sınırları bu şekilde çizilip tahdit edildiğinden, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının tesbit ettiği üst sınırı aşan davalı kurumca düzenlenen tarife hükümleri hukuken geçersizdir. Davacıyı bağlamaz ve buna dayanılarak, hüküm kurulamaz. O nedenle sözleşme ve yasa hükümleri yanlış yorumlanarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir. Mahkemece yapılacak iş, 1.1.1995 tarihinde yürürlüğe giren 1995/1 sayılı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının "Doğalgaz Satış Fiyatı Tesbit Kararı Tebliği" hükümleri uygulanmak suretiyle yanlar arasındaki gerçek alacak ve borç miktarı tesbit edilmeli hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.5.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.