 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/8654
Karar no : 1995/10997
Tarih : 08.12.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün(...) temyiz edilmesi üzerine (...) gereği konuşuldu.
KARAR : Davacı, mülkiyeti kendisine ait 35 RY 347 plaka sayılı aracı mülkiyeti muhafaza kaydıyla davalıya taksitlerle satıp teslim ettiğini, davalının taksit bono bedellerini ihtarına rağmen ödemediğini öne sürerek sözleşmenin feshine, aracın kendisine iadesine, şimdilik 30.000.000 TL. kullanma bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının bono bedellerini almak istemediğini, kötü niyetli olduğunu, o nedenle de temerrüdünden söz edilemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacının keşide ettiği ihtarda sözleşmenin feshinden söz edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
M.K.nun 688. maddesi hükmüne uygun olarak yapılıp taraflarca imzalanan 18.4.1994 günlü sözleşmede, davacı satıcının maliki olduğu 35 RY 347 plaka sayılı aracın 200.000.000 TL. bedelle davalıya satıldığı, bedelden 30.000.000 TL. peşin, bakiyesi için ise aylık taksitler halinde ödenmek, 5.4.1994 tarihinde başlamak ve 5.6.1995 tarihinde son bulmak üzere toplam 15 adet bono alındığı, taksit bonolarından herhangi birinin her ne sebep ve surette olursa olsun vadesinde ödenmemesi halinde bakiye alacağın ayrı bir ihtar ve ihbara hacet kalmadan muacceliyet kesbedeceği ve satıcının hiçbir ihtar ve ihbara hacet kalmadan trafik idaresi veya yetkili merciye müracaatla satış konusu motorlu aracı seferden alıkoymaya ve kendisine teslimini istemeye yetkili bulunacağı, satış bedeli tamamen ödeninceye kadar aracın mülkiyetinin satıcı üzerinde kalacağı yazılıdır. Açıklanan bu özelliği itibariyle sözleşmenin, mülkiyeti muhafaza kaydını ihtiva eden taksitle satım sözleşmesi niteliğinde bir sözleşme olduğunda kuşkuya yer olmamalıdır. Hal böyle olunca da mülkiyeti saklı tutma kaydını ihtiva eden taksitle satımda fesih hakkında ayrıca söz edilmemiş olsa bile bu hakkın zimmen saklı tutulmuş olduğu kabul edilir. (Prof. Haluk TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri Cilt I/1. sayfa 311 ve devamı) fesih hakkı ister açık, isterse zımmen saklı tutulmuş olsun alıcı bir taksidin ödenmesinde gecikince hemen bu fesih hakkı kullanılmaz. B.K.nun 106. maddesinde olduğu gibi ve B.K.nun 211/III. maddesinden farklı olarak alıcıya tediye için bir mehil tayin edilmeli ve mehlin sonunda alıcı tediyede bulunmazsa fesih hakkını kullanmak isteyen satıcı bunu derhal alıcıya bildirmelidir. Fesih hakkının kullanımına ilişkin irade beyanı, ödenmesinde gecikilen taksidin ödenmesi istemini ihtiva eden temerrüt ihtarnamesinde açıklanabileceği gibi, derhal olmak kaydıyle ayrı bir ihtarname veya doğrudan dava dilekçesiyle de açıklanabilir.
Somut olayda, davalının 5.8.1994 ve 5.9.1994 ödeme günlü 20.000.000 TL. bedelli bonoları vadelerinde ödemediği, iki iş günü içinde ödemesi istemini içeren ihtarnamenin kendisine 24.9.1994 tarihinde tebliğ edilmesine karşın yine de ödemediği ve böylece B.K.nun 106. maddesinde açıklanan şekilde temerrüde düştüğü sabittir.
Davacının, davalıya gönderdiği bu temerrüt ihtarında bedelin verilen mehil içinde ödenmemesi halinde sözleşmenin feshedilmiş sayılacağı veya feshettiği şeklinde bir açıklamada bulunmaması onun fesih hakkını ortadan kaldırmaz. Davacı bu hakkını sonradan da kullanabilir. Burada asıl olan gecikilmeden derhal bu hakkın kullanılmasıdır. Nitekim davacı da 11.10.1994 tarihinde gecikmeden fesih bildirimini ihtiva eden bu davayı ikame etmiştir.
SONUÇ : Şu durum karşısına mülkiyeti muhafaza kaydını ihtiva eden davaya konu taksitle satım sözleşmesinin davacı satıcı tarafından sözleşme ve yasa hükümlerine uygun olarak bu dava dilekçesiyle feshedilmiş olduğu kabul edilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken somut olayın özelliğine uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir. (08.12.1995)