 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/6732
Karar no : 1995/7583
Tarih : 18.9.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki müdahalenin meni davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının Sosyal Sigortalar Kurumundan kiraladığı Ulus Yenihal 11 nolu sergi yerinin alt kiracısı olduğunu, SSK. İle davalı arasında akdedilen sözleşmede kiraya verme ve devir yasağı olduğu için işlemlerin görünürde davalı adına yapıldığını aslında kendisinin kiracı olduğunu, kira bedellerini ödediğini, daha sonra kiracılığına davalının müdahalede bulunduğunu öne sürerek dava konusu sergi yerinde kiracı olduğunun tesbitine ve davalının müdahalesinin menine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı ile aralarında kiracılık ilişkisi bulunmadığını, ibraz edilen sözleşmenin sahte olduğunu sergi yerini kendi adına çalıştırdığını ve kardan davacıya pay verdiğini savunmuş, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı tüm yargılama aşamasında sadece 1.1.1989 tarihli sözleşme başlıklı ve içeriği kira sözleşmesi niteliğinde olan belgedeki imzanın kendisine ait olmadığını savunmuştur. Yargılamada özellikle ceza yargılamasında yaptırılan bilirkişi incelemelerinde imzanın davalıya ait olduğu açıkça belirlenmiştir.
Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesi Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşen hükmü ile davacı hakkında açılan kamu davasında davacının suçunun "sahte özel evrak tanzimi niteliğinde olmayıp TCK.nın 509/1 maddesine uygun güveni kötüye kullanmak suçunu teşkil ettiği benimsenmiş TCK.nun 108.maddesindeki koşulların oluşması nedeniyle kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu kararda Ceza hakimi; açık bir şekilde sözü edilen belgenin davalı tarafından davacıya boş olarak imzalanıp verildiği şeklindeki maddi olguyu saptamış ve buna göre hüküm kurulmuştur. Şu durum karşısında B.K.nun 53. maddesince Ceza hakiminin maddi olguların tesbitine ilişkin hükmü hukuk hakimini bağlar. Öyle ise mahkemece anılan belgenin itimada dayalı olarak boşa imza edilip davacıya verildiğinde kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Davalı boş olarak verdiği belgenin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Kural olarak yerleşmiş yargı içtihatları ile de belirlendiği şekilde beyaza imza atılıp verilen belgenin aksi yazılı delillerle kanıtlanmadığı sürece belgeyi verenin belgenin doldurulmasından doğan rizikolarını kanıtlaması gerekir. O nedenle belge onu hukuken bağlar. Öte yandan 24.3.1989 günlü 1988/1 esas, 1989/2 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Tevhidi İçtihat da bu görüşü desteklemektedir. Hal böyle olunca bilirkişi görüşlerindeki açıklamalar davada dayanak tutulan anılan belgenin hükmünü ortadan kaldıracak nitelikte kabul edilemez. Şu durum karşısında mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle temyiz olunan kararı davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde iadesine, 18.9.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.