 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/585
Karar no : 1995/864
Tarih : 6.2.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat Özlem D... gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan, onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin şurasında olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşuldu.
KARAR
Davacılar, davalı şirketten satın aldıkları dairedeki ayıp ve eksik işler bedeli 7.850.000 TL.sının % 54 faizi ile tahsilini dava emişler, birleştirilen davalarında ise, 10.971.600 TL.sının 18.6.1991 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsilini istemişlerdir.
Davalı davanın reddini savunmuş, Mahkemece, ilk davada 7.850.000 T L.sının dava tarihinden itibaren % 54 reeskont faizi ile birlikte tahsiline, davacılar aleyhine faiz oranında değişiklik olursa bunun dikkate alınmasına, birleştirilen davada 10.971.600 TL.sının dava tarihinden 20.4.1994 tarihine kadar yıllık %65, 21.4.1994 tarihinden itibaren % 98 reeskont faizi ile birlikte tahsiline, bundan sonraki değişikliklerin icra aşamasında dikkate alınmasına karar verilmiş, karar davalı yanca temyiz olunmuştur.
1-Davacının sacın aldığı daireyi 18.5.1991 tarihinde teslim aldığı ve ayıplardan ötürü ancak 7.10.1991 tarihinde delil tesbiti yaptırdığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. B.K.nun 198.maddesi hükmü uyarınca alıcı teslim aldığı malı hemen muayene etmek ve gördüğü ayıpları satıcıya ihbar etmekle yükümlüdür. Aksi takdirde satılanı bu ayıplarla kabul etmiş sayılır. Olayda çözümlen in esi gereken husus davacının ileri sürdüğü ayıpların görünür ayıp niteliğinde bulunup bulunmadığının saptanmasından ibarettir. Şayet bu ayıplar görünür nitelikte ise davacı taşınmaz malı teslim alır almaz bunları satıcıya ihbar etmediği için badelini isteyemez. Mahkemece yaptırılan ilk delil tesbiti sırasında bu ayıpların bir bölümünün görünür ayıp olduğu, bildirilmiş olmasına rağmen yargılamanın devamı sırasında dinlenen bilirkişi ileri sürülen ayıpların tümünün gizli ayıp niteliğinde olduğunu belirtmiştir. Her iki rapor arasında çelişki bulunduğu gibi, ikinci raporda gösterilen kalemlerden bir bölümünün de gizli ayıp niteliğinde bulunmadığı halde bilirkişi tarafından hangi nedenle gizli ayıp niteliğinde kabul edildiği denetime elverişli biçimde açıklanmamıştır. Bu nedenle mahkemece yeniden seçilecek uzman bilirkişiler eliyle gerektiğinde mahallinde keşif de yapılmak süratiyle ileri sürülen ayıpların görünür ya da gizli ayıp olup olmadıklarının saptanması ve gizli ayıp mevcut ise bunların tutarına hükmedilmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Bozmayı gerektirir.
2-Her davanın açıldığı tarihteki duruma göre değerlendirilmesi usul gereğidir. Bu nedenle davacının alacağına dava tarihinde saptanan miktarda faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden sonra reeskont faizinde davacılar aleyhine faiz oranında değişiklik olduğu takdir as bunun icra aşamasında dikkate alınmasına şeklinde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, hüküm fıkrasının ikinci bendinde yazıldığı üzere alacağa değişik oranlarda faize hükmedilmiş olması da bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentler de açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, istek halinde peşin harcın iadesine, 6.2.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.