Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E. 1995/4532
K. 1995/5450
T. 21.6.1995

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
MUNZAM ZARAR
(Borçlar Kanununun 83. Maddesi uygulaması)
TARİHSIZ SÖZLEŞME
 
KARAR ÖZETİ: Alacaklının, BKnun 105. maddesi anlamında munzam zarara uğradığının 'kabulü için; alacaklının öncelikle bir alacağı varolduğu, bu alacağın ödenmesinde borçlu temerrüdünün gerçekleştiği, borçlunun temerrüdü sonucu oluşan zararın temerrüt faizini aştığı ve temerrüt faizini aşan bu zararla borçlu temerrüdü arasında illiyet bağının bulunduğu husu8ları kanıtlamalıdır. Salt icra takip hukuku prosedürü içinde takibin kesinleşmiş ve takip konusunda ödenmiş olması alacaklının gerçek bir alacağının var olduğunu göstermez.
BKnun 83. maddesine, 3678 sayılı Kanunun 23. maddesi ile eklenen fıkra hükmüne göre; yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde, alacaklı bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre. ödenmesini isteyebilir".
Tarihsiz sözleşmelerde, şayet borçlu bu sözleşme uyarınca alacaklıya bono vermiş ise, bonoların tanzim tarihi, aynı zamanda taraflar arasında hukuki ilişkinin kurulduğu tarih olarak kabul edilmelidir.
(818 e. BK. m. 83, 105)
 
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı; davalının satın aldığı daire bedelini ödemede temerrüde düştüğünü, 6500 Dolar alacağı için 40.950.000 TL. olarak aleyhine icra takibine geçtiğini, asıl  alacağı ve faizini takip sonucu tahsil ettiğini, temerrüt faizinin kur farkından kaynaklanan munzam zararını karşılamadığını ileri sürerek, şimdilik 140.000.000 TL.nin hakkın doğum tarihinden itibaren hesaplanacak en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
 
Davacı; 17000 Dolar karşılığı davacıdan bir daire ve bir de dükkan satın aldığını, daire bedelini 8500 Dolar'ı peşin Ödediğini, davacının dükkan. tamamlayıp kendisine teslim etmediğini, tapusunu da vermediğini, daire bedelinden davacıya borcu olmadığı gibi dükkan bedeli olarak haksız tahsilat yaptığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
 
Mahkemece; 50.896.000 TL.'nin 26.5.1994 tarihinden itibaren hesaplanacak %98 faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının fazla isteminin reddine karar verilmiş, hüküm; taraflarca temyiz edilmiştir.
 
1- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde; tarihsiz, elyazmalı ve içeriği taraflarca inkar edilmeyen antlaşma başlıklı belgeye göre; davacının,davalıya bir daire ve bir de dükkanı 17000 Amerikan Doları karşılığında sattığı, daire tapusunu verdiği dükkanın ise 30.1.1992 tarihinde teslimini taahhüt ettiği bedelden 8500 Doları peşin, bakiye 8500 Dolar için de 7 ayda eşit taksitler halinde ödenmek üzere Dolar borcu olarak davalı tarafından keşide edilen bonoları aldığı, bu bonolardan 6500 Dolar alacağını ihtiva eden 6 tanesinin vadelerinde ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine Samsun 3. İcra Müdürlüğü'nün 19921976 sayılı dosyası ile 10.4.1992 tarihinde Dolar'ın takip tarihindeki kuru üzerinden 40.950.000 TL. asıl alacağın faizi ile birlikte tahsili istemiyle icra takibine geçtiği takip sonucu takibe konu borcun 17.5.1994 tarihinde 91.205.000 TL. olarak ödenmesiyle dosyanın kapatıldığı anlaşılmaktadır. Esasen açıklanan bu konular ile bakiye bedelin dolar olarak ödenmesi gerektiğinde taraflar arasında bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır.
 
Davadaki uyuşmazlık, peşin ödeme dışındaki 6500 Dolarlık borcun daire satış bedeli bakiyesi olup olmadığı ile davacının kur farkından kaynaklandığını ileri sürdüğü alacağı talep hakkının olup olmadığında ve varsa miktarında toplanmaktadır.
 
Gerçekte "anlaşmabaşlıklı az yukarda içeriği açıklanan belgede, 17000 Amerikan Doları tutarındaki bedelden ne kadarının daire, ne kadarının da dükkan satış bedeli olduğu yazılı değildir. Daire veya dükkan bedelinin şu miktar kadar olduğuna dair de dosya tarafları bağlayıcı başkaca yazılı bir belge sunulmamış ve hatta varlığı dahi ileri sürülmemiştir. Alacaklının, alacağının ödenmesinde borçlu temerrüdü nedeniyle BK.nun 105. maddesi anlamında zarara uğramış olduğunun kabulü için alacaklının sebebine bakılmaksızın gerçekten bir alacağının olması ve bu alacağın ödenmesinde borçlunun temerrüdünün gerçekleşmesi önkoşuldur. Salt icra takip hukuku prosedürü içinde takibin kesinleşmiş ve takip konusunun da ödenmiş olması alacaklının, alacağı olduğunu göstermez. Taraflar arasındaki temel ilişkinin özelliği itibariyle icra takibine konu senetler daire satış bedeli karşılığı ise davacının alacağının varlığı kabul edilebilir. Dükkan satış bedeline karşılık ise dükkan da davalıya teslim edilmediğine, tapusu verilmediğine göre, davacının alacağından sözedilemez.
 
Mahkemece, iddia ve savunmanın bu. yönü üzerinde durulmadan satım aktinin kurulduğu tarih itibariyle ve o koşullar altında daire için ne bedel, dükkan için ne bedel kararlaştırılmış olabileceği konusunda uzman bilirkişi düşüncesi de alınmak suretiyle belirlenmeden ve gerektiğinde bu yönde davacının davalıya yemin teklif etme hakkı kullandırılmadan takip konusu miktarın davacının daire bedelinden alacağı olarak kabul edilmesi usul ve kanuna aykırı ve bozma nedenidir.
 
Öte yandan, her ne kadar "anlaşma" başlıklı belge tarihsiz ise de, bu belgeye göre davacının, davalıdan aldığı bonoların 12.9.1991 tarihinde tanzim edilmiş oldukları gerçeği karşısında taraflar arasıdaki hukuki ilişkinin 12.9.1991 tarihinde kurulmuş olduğunun kabulünü gerektirmektedir.
 
BK.nun 83. maddesine, 3678 sayılı Yasanın 29. maddesiyle; "yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı bu borcu. vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre ödenmesini isteyebilir" şeklinde bir fıkra ilave edilmiştir. Yine 3678 sayılı Yasanın geçici 1. maddesiyle de, bu ek fıkra hükmünün yasanın yürürlüğe giriş tarihi olan 23.11.1990 tarihinden önceki ilişkilerden doğan ve halen devam etmekte olan davalara uygulanamayacağı  alacaklının bu ve BK.nun 105. maddesi çerçevesinde tazminat talep edebileceği belirtilmiştir. Hal böyle olunca da, anılan Yasa değişikliği tarihinden sonraki bir hukuki ilişkiden doğan davacının yabancı para alacağı için BK.nun 83. maddesine eklenen fıkra hükmünün uygulanması gerektiğinde kuşku bulunmamalıdır. Bu fıkra hükmü uyarınca yabancı para alacağının ödenmesinde temerrüde düşen borçlusundan davacı alacaklının bu alacağını doların vade veya fiili ödeme günündeki kuru karşılığı memleket parası (TL.) olarak isteme yetkisinin bulunduğu açıktır. Somut olayda, davacı yabancı para alacağını (TL.) alacağına çevirmede yasanın kendisine tanıdığı yetkiyi icra takip tarihi 10.4.1992 tarihindeki kur olarak kullanmış, hak ve yetkisini bu şekilde kullanırken de takip talepnamesine herhangi bir kayıt koymamıştır. Oysaki, BK.nun 105. madde anlamında munzam zarar istenebilmesi için alacaklının öncelikle bir alacağı olduğunu bu alacağının ödenmesinde borçlu temerrüdünün gerçekleştiğini borçlunun temerrüdü sonucu oluşan zararının temerrüt faizini aştığını aşan bu zararı ile borçlu temerrüdü arasında illiyet bağının bulunduğunu kanıtlaması gerekir. Bu şekilde oluşan munzam zararı ödeme sorumluluğundan da borçlu ancak kusursuzluğunu kanıtlamakla kurtulabilir. Davacı bu davada dolar alacağının Dolar olarak kendisine geç ödenmesinden veya icra takibi ile (TL.) alacağına çevirdiği, (TL.) alacağının geç ödenmesinden doğan munzam zararını değil, salt icra takibi ile (TL.) alacağına dönüştürdüğü Dolar alacağının kur farkından kaynaklanan munzam zararını istemektedir. Oysa davacı, anılan yasa maddesinin kendisine tanıdığı yetkiyi kullanarak 6500 Dolar alacağının fiili ödeme günündeki kur karşılığını icrada talep etme hak ve yetkisine sahip iken bu yetkiyi icra takip tarihindeki kur yönünden kullanmakla kur farkından kaynaklanan zararını bizzat kendisi neden olmuştur. Kendi eyleminin sonuçlarına da katlanmakla yükümlüdür. Hal böyle olunca da, davacının ileri sürdüğü zararın borçlu temerrüdünün sonucu olduğu kabul edilemez.
 
Mahkemece somut olayın bu özelliği gözardı edilerek daire satış bedelinden alacaklı olması halinde dahi BK.nun 83/111. maddesi hükmü karşısında aynı Yasanın 105. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmemesi nedeni ile davacının kur farkından kaynaklanan munzam zararını isteyemeyeceğinin düşünülmemesi de ayrıca usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
 
2- Bozma nedenlerine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
 
Sonuç Bir nolu bendde açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına (BOZULMASINA), iki nolu bendde açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek bulunmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.6.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini