 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E. 1995/3569
K. 1995/3453
T. 6.4.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SATICININ ZAPTA KARŞI TEKEFFOL
BORCU
- SATILANIN ZAPTEDİLMESİ NEDENİYLE
ŞEMENİN İADESİ DAVASI
(Yetkili mahkeme)
ÖZET: Satılanın tümüyle zaptı, satım sözleşmesinin bozulması (feshi) sonucunu doğurur. Bu nedenle alıcı, sözleşmenin hüküm ifade etmemesinden doğan bütün haklara sahip olur. Satım konusu başkası tarafından zaptedilmesinden sonra satış parasının (semenin) geriverilmesi yönünden davalı satıcı borçlu, davacı alıcı da alacaklı durumundadırlar. Borçlar hukukuna ilişkin sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklara yönelik istekler, ifa yeri mahkemesinde de dava edilebilir. Davalının satış parasını (semeni) geri vermek borcunun ifa yeri davacının ikametgahı olacağından, yetkili mahkeme davacının ikametgahı mahkemesidir.
(1086 e. HUMK. m. 10)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı; noter satış sözleşmesi ile 26.4.1993 tarihinde davalıdan satın aldığı 20.... 043 plakalı aracın çalıntı olması nedeni ile elinden alındığını öne sürerek, ödediği 101.000.000 TL. satış parası ile 3.190.000 TL. sözleşme giderlerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; ikametgahının Denizli ili olmasına, satışın da Denizli'de yapılmasına dayanarak, yetki itirazında bulunmuştur.
Mahkemece, HUMK. nun 9. maddesince davalının ikametgahı mahkemesinde davanın görüleceği kabul edilmiş, yetkisizlik kararı verilmiştir.
Karar,davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Bir davada ileri sürülen maddi olguların hukuki nitelendirmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir (HUMK. m. 76).
Dava, hukuksal nitelikçe satıcının zapta karşı tekeffül borcundan kaynaklanan alıcının ödemiş bulunduğu semenin faiziyle birlikte geri verilmesi ile sözleşmenin düzenlenmesi için harcanan giderler karşılığı menfi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Borçlar hukukunun bir akdinden kaynaklanan uyuşmazlıklara yönelik talepler ifa yeri mahkemesinde de dava edilebilir (HUMK. m. 10). Öncelikle belirtelim ki, bir borç ilişkisi taraflar için birden fazla alacak hakkı ve borç vucuda getirebilir. Diğer bir anlatımla; bir sözleşmeden, birden fazla münferit alacak ve borçlar doğabilir. Bunun sonucu olarakta ifa sözü salt borç ilişkisine değil, bu borç ilişkisinden doğan her münferit borca ilişkindir. 0 nedenle akdin ifa yeri bir değil, birden çok değişik yerler olabileceğinde kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır (Bkz., Aybay, Borcun Ifa Yeri ve Yetkili Mahkeme, IHFM., 1961, C. 26, sayı 1-4, Sh. 220). Bu açıklamadan sonra denilebilir ki, "ifa yeri" her münferit borç ve alacak yönünden müstakilen aranıp bulunmak zorunluğu vardır. Sırası gelmişken hemen işaret edelim ki, kanunen doğan ifa yeri mahkemesi de, Usul Yasasının 10. maddesi uyarınca yetkili mahkeme sayılır.
Açıklanan hukuki dayanaklardan sonra yetki yönünden uyuşmazlığın çözümüne sıra gelmiştir.
Davada, satım konusu aracın zaptı olgusuna dayanılmıştır. Gerçekte de satılanın tamamen zaptı satım aktinin münfesih olması sonucunu doğurur. Akit kendiliğinden ortadan kalkar. Herhangi bir fesih beyanına gerek yoktur. Bu durumda alıcı akdin hüküm ifade etmemesinden doğan bütün haklara sahip olur. Somut olayın özelliği de gözden kaçırılmadığında, davacı alıcının, ödemiş bulunduğu semeni faiziyle birlikte verilmesini talep etmesi davalı satıcının sözleşme ilişkisinden kaynaklanan geri verme borcuna dayanmaktadır. Gerçektede; satılanın tamamen zaptı ile sözleşme ortadan kalksa bile ondan doğan borç ilişkisinin bazı sonuçlarının bu ortadan kalkma halinde dahi kendini gösterebilir (Bkz., Tandoğan, Borçlar Hukuku Özel Borç ilişkileri, Cilt: 1-1, Ankara-1985, Sh. 159, dipnot 38/a).
Burada satım konusu aracın zaptından sonra semeni iade etme yönünden davalı satıcı borçlu, davacı alıcı da alacaklı durumundadırlar. 0 nedenle somut olayda yetki sorunu çözümlenirken satım sözleşmesinin zaptı nedeni ile fesih olmasından sonra ortaya çıkan az yukarıda açıklanan davalının semeni iade etme borcunun ifa yerinin HUMK. m. 10 ve BK. m. 73/1 hükümlerince davacı alıcının ikametgahı olacağında kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır.
Öte yandan, asıl olan satıcının zapta karşı tekeffül borcu bir kenara itilerek satılanın zaptı ile akit kendiliğinden ortadan kalkar ve ödenmiş semenin geri verilmesinin satıcı için bir nedensiz zenginleşme teşkil eder düşüncesiyle olayda mağdur olan alıcıyı satım parasını alması için satıcının ikametgahına göndermek hukuken üstün görülemez. Dahası, sözleşmenin tam zabıt dolayısıyla münfesih olmasıyla; 8K. m. 108e göre feshedilmesinin farklı olduğu göz ardı edilmemeli, burada daha çok bir çeşit gereği gibi ifa etmeme karşısında bulunulduğu kabul edilmelidir.
Tüm anlatılanların ışığında; mahkemece, Usulün 10. ve BK.nun 73/1. maddelerine dayanılarak davaya bakılmalı, delil ve karşı deliller toplanmalı hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde işin esası hakkında bir karar verilmelidir. Hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yetkisizlik kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
Sonuç Temyiz olunan yerel mahkeme kararının açıklanan nedenler altında davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 6.4.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.