Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/11194
Karar no : 1995/10999
Tarih : 08.12.1995

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
    DAVA : Davacı avukat, davalının sözleşilen ücretini ödemediğini, aleyhine yapılan icra takibine de itiraz ettiğini öne sürerek itirazının iptaline, icra takibinin devamına, %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
    Davalı, ücret sözleşmesi imzalamadığını, davacının herhangi birnedenle açığa imzalı olarak aldığı belgeyi ücret sözleşmesi doldurmuş olabileceğini, sözleşme tarihinde 12.000.000 TL. değerinde bulunan bir taşınmaz için bu değerin 2 katı bir ücret kararlaştırılmasının ahlak ve hukuk normları karşısında batıl olduğunu, davacıya hak ettiği ücretin ödendiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın aynen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce onanmış, bu defa davalı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
 
    KARAR : 1- (...)
    2- Avukatlık ücreti avukatla iş sahibi arasında tarifede yazılı asgari miktarın altında olmamak ve belli bir miktarı kapsamak kaydıyla serbestçe kararlaştırılabilen (Avukatlık Kanunu m. 163/2-3, 164/1), somut olayda taraflarca 12.10.1990 tarihinde imzalanan "talimaz ve ücreti vekalet sözlemesi" başlıklı sözleşme; anılan yasa hükümlerine uygun olarak düzenlendiği için kural olarak geçerlidir ve burada aynı yasanın 164. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen %25.lik üst sınırın uygulama yeri de yoktur. Ne var ki kural böyle olmakla beraber bu nitelikteki bir sözleşmenin yapıldığı tarihte tarafların sözleşme ile amaçladıkları çıkarlarının dengede olması gerektiği kabul edilerek sözleşenlerin hakiki ve müşterek maksat ve çıkarları aranmalı, sözleşmenin kanunun gösterdiği hudutlar içinde kalıp kalmadığı, ahlaka aykırı olup olmadığı belirlenmelidir. Sözleşmenin yapıldığı tarihte bir taraf için sağlanan hak ve menfaatin karşı tarafa sağlanması iyiniyet, hak, nesafet ve ahlak kurallarına aykırı düşer. Olayımızda davalı, davacı avukatın takip ettiği davadan hak ve menfaatinin, başka bir ifade ile davaya konu taşınmaz değerinin 12.000.000 TL. olduğu, bu değerdeki bir taşınmaz için o tarihteki kur karşılığına göre 21.396.000 TL.lık bir ücret öngörülmesinin ahlak kurallarına aykırı ve batıl olduğunu ileri sürmüştür. Gerçekten 12.000.000 TL. değerindeki bir menfaatin sağlanabileceği umudu ile 21.396.000 TL.lik ücret öngörülmesi iyi niyet ve ahlak kurallarıyla bağdaşmaz.
    Nitekim, 12.10.1990 tarihli sözleşmede ücret olarak 12.000 DM ödemesi kararlaştırıldığı halde bu sözleşmeye konu taşınmaz hakkında davacı avukat tarafından davalı adına Mudanya Kadastro Mahkemesinin 1990/72 esasına kayıtlı olarak 18.10.1990 tarihinde açılan dava dilekçesinde taşınmaz değerinin 12.000.000 TL. olduğu yazılıdır. Öte yandan davacı avukatın bir ücret alacağının tahsili için yaptığı icra takibinde, ücret sözleşmesine konu olup anılan Kadastro Mahkemesi kararı ile davalı adına tescil edilen 368 m2 miktarlı 35 parsel sayılı taşınmaz haciz edilmiş, faizleriyle birlikte 409.120.000 TL.ya baliğ olan borç için 7.2.1995 tarihinde yapılan kıymet takdirinde taşınmazın 276.000.000 TL. değerinde olduğu tesbit edilmiştir. O nedenle şu durum karşısında davalının bu yöndeki savunmaları ciddiye alınıp üzerinde duruşmalı, sözleşme tarihi itibariyle davacı avukatın takibini üstlendiği davanın değeri ile bu davanın davacı avukatın yardımı ile davalıya sağlandığı hak ve menfaatler belirlenmeli, sözleşme tarihindeki kur üzerinden 12.000 DM.nin TL karşılığı bulunmalı, böylece kararlaştırılan ücret ile sağlanan hak ve menfaat arasında fahiş nisbetsizlik olup olmadığı, dolayısıyla bu ücret sözleşmesinin kanuna, ahlaka aykırı bulunup bulunmadığı tesbit edilmeli, kanuna ve ahlaka aykırı olduğu saptandığı takdirde sözleşme geçersiz sayılarak avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesaplanacak miktar kadar davacı alacağının varlığı kabul edilmeli, aksi halde şimdiki gibi karar verilmelidir.
 
    SONUÇ : Mahkemece açıklanan bu yön gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne varki mahkeme kararı açıklanan bu gerekçe ile bozulacak iken zuhulen Dairemizce onanmış olduğu yeniden yapılan inceleme ile anlaşıldığından davalının karar düzeltme istemi kabul edilmeli, Dairemiz onama kararı kaldırılmalı, karar bozulmalıdır.(08.12.1995)
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini