 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E. 1994/6066
K. 1994/7489
T. 13.9.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
AVUKATLIK ÜCRET SÖZLEŞMESİ
(Sözleşmenin yorumu)
(Miktar yönünden yasal sınırlama)
(Kamu düzeni)
KARAR ÖZETİ: Davada gösterilen başarıya göre değişmek ve yüzde yirmi beşi aşmamak üzere dava olunan veya hükmolunacak şeyin değerinin belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir. Sözleşmede değer hususunda bir açıklık bulunmadığı takdirde, esas olan sözleşmelerin yerine getirilmesine olanak verecek biçimde yorumlanması gerektiğinden bu husus BK'nun 18. maddesi hükmünce belirlenir. Avukatlık Yasasındaki ücret sınırlandırmaları kamu düzeni ile ilgilidir. Bu sınırlandırmalara uyulmaması halinde avukatlık ücret sözleşmesi geçersiz kalır ve bunun yerine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ücret belirlenir. Bu hususlar yargılamanın her aşamasında yargıç tarafından görevinden ötürü gözönünde tutulmalıdır.
(818 s.BK.m.18/1)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı avukat, davalı müvekkilinin iş mahkemesindeki dava dosyalarını takip ederek sonuçlandırdığı halde, sırf avukatlık ücretinin ödenmemesi amacıyla azledildiğini öne sürmüş, avukatlık ücret sözleşmesinden doğan ücreti ile mahkemece takdir edilen ücret ve yaptığı masraflar karşılığı 10.456.603 TL.nın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, sözleşmenin Avukatlık Yasası hükümlerine aykırı olduğunu savunmuş, sadece 1.778.021 TL. ücret borcunu kabul etmiştir.
Mahkemece, avukatlık ücret sözleşmesince hesaplanan 9.456.603 TL. ücret ile 1.210.703 TL takip edilen davalarda mahkemece takdir olunan ücret ve 245.000 yapılan giderler olmak üzere toplam 9.456:603 TL.nın davalıdan alınmasına karar verilmiştir. Hüküm, davalı yanca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Öncelikle belirtelim ki, avukatlık ücreti, maktu bir miktarı göstermek üzere avukatla iş sahibi arasında serbestçe kararlaştırılabilir. Gerçekte de, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 163. maddesinin 2. fıkrasında avukatlık ücretinin, avukatla iş sahibi arasında serbestçe kararlaştırılabileceği buyurulduktan sonra 164. maddenin 1. fıkrasında da; ücret sözleşmesinin kurla olarak belli bir miktarı kapsaması gerektiği belirtilmiştir. Bu kurala özel bir sınırlandırma Avukatlık Kanununun 164. maddesinin 2. fıkrası ile getirilmiştir. Bu istisnai durum ancak bazı koşulların gerçekleşmesine bağlanmıştır. suna göre, asıl davaya iştirak niteliğinde olmamak davada gösterilen başarıya göre değişmek ve yüzde yirmi beşi aşmamak üzere dava olunan veya hükmolunacak şeyin değerinin belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilecektir.
Burada, avukatlık ücreti ile dava olunan veya hüküm altına alınacak şeyin değeri arasında bağlantı kurulduğundan, yasa koyucu, maktu kararlaştırılan avukatlık ücretinde olduğu gibi, serbesti ilkesini benimsememiş, tarafların iradesine sınırlandırma getirmiştir. Bu sınırlandırmalar kamu düzeni ile ilgili olduğu için uyulmadığı takdirde avukatlık ücret sözleşmesi geçersiz kalır ve bunun yerine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ücret belirlenir. Anlatılanlar, yargılamanın her aşamasında yargıç tarafından görevinden ötürü gözönünde tutulur.
Dava konusu olayda, davacı, avukat ile vekil edeni davalı arasında 6.1.1992 gününde düzenlenen avukatlık ücret sözleşmesinde aynen; % 10 kaybedildığinde, 9.000.000 TL. kazanıldığında" denilmek suretiyle ücretin tanzim edildiğini görülmektedir.
Hemen vurgulayalım ki, bu kararlaştırma az yukarda açıklanan Avukatlık Yasasının 164/2. maddesinde hükme bağlanan başarıya göre değişmek koşuluna ve maddenin amacına uygundur. Sözleşmede tek eksik görünen husus; anılan Yasa maddesinde ifade edilen "dava olunan olaya hükmolunan şeyin değerinin açıklanmamış olmasıdır.
Bu yönün tamamlanması BK.nun 18. maddesi eli ile mümkündür. O nedenle. sözleşmenin geçersizliğini ortaya koyacak bir unsur olarak kabul edilmemesi gerekir. Esas olan sözleşmelerin yerine getirilmesine olanak verecek biçimde yorumlamaktır. Yargılamada toplanan delil ve belgelerden, sözleşmenin kurulduğu sırada dava olunan miktarın taraflarca bilindiği çok açıktır. Gerçekte de, davacı avukat, tarafından Ankara 7. İş Mahkemesi'nin 1992/226 esas sayılı dava dosyası ile 1.000.000 TL. bu dava ile birleştirilen 7. İş Mahkemesi'nin 1992/743 esas sayılı dava dosyasında da 14.791.990 TL. müddeabih gösterilerek dava açılmıştır. Hal böyle olunca; tarafların sözleşmenin in'ikat ettiği tarihte dava olunan toplam 15.791.990 TL. anılan yasa maddesinde sözü edilen "dava olunan değer' olarak benimsediklerinin kabulü gerekir. Şu durum karşısında davacı avukat, dava olunan miktarın % 25 tutarı üzerinden ücrete hak kazanmıştır. % 25 aşan miktar vekil eden davalıya hukuken bağlamaz ve hukuki bir sonuç meydana getirmez. 0 nedenle mahkemece, dava olunan 15.791.990 TL. değerin % 25'i hesaplanmalı, davacı ücreti olarak hükmedilmelidir.
Anılan yasa maddesinin yorumunda hataya düşülerek, sözleşmede belirtilen 9,000.000 TL. avukatlık ücretine hükmedilmesi usule ve yasaya aykırıdır, bozma nedenidir.
Sonuç : Diğer temyiz itirazlarının birinci bent gereğince reddine, ikinci bendde açıklanan nedenler altında yerel mahkeme kararının davalı yararına (BOZULMASINA), peşin harcınistekhalinde iadesine, 13.9.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.