 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 1993/3419
Karar No: 1993/3651
Tarih: 29.4.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
AVUKATIN AZLİ
AVUKATIN İSTİFASI
KARAR ÖZETİ: Vekaletten istifa eden avukatın görev süresi her ne kadar 15 gün daha devam ederse de; bu süre, iş sahibinin bazı haklarının korunması bakımından konulmuş olduğu için, azilden önce vekaletten istifa eden avukatın, zorunlu 15 günlük görev süresi için ücret talep etmeye hakkı yoktur.
(1086 s. HUMK. m. 68)
(1136 s. Av. K. m. 41/1,174)
(818 s. BK. m. 396/2)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın, kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi; gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı avukat, müvekkili davalı bankanın, haksız olarak vekalet görevinden kendisini azlettiğini, muaccel hale gelen vekalet ücretlerin toplamı 14.768.475 TL. için yaptığı icra takibine, davalının itiraz ettiğini öne sürerek itirazın iptaline, % 40 icra inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; avukatın vekalet görevinden istifa ettiğini, bundan sonra yanlışlıkla azilnamenin gönderildiğini, sözleşmenin 11. maddesince akdi fesihte haklı olduklarını, ücretin ödendiğini, Avukatlık Kanununun 174. maddesince istifa eden avukatın ücret talep edemeyeceğini savunmuş, reddini dilemiştir.
Mahkemece; Avukatlık Kanununun 41. maddesi uyarınca istifadan sonra 15 gün daha avukatın görevinin devam edeceği, bu süre dolmadan azlin gerçekleşmesi nedeni ile davacının ücretin tamamına hak kazandığı kabul edilmiş, yapılan ücret hesabı sonucu davanın kısmen kabulüne, fazla istemin reddine, icra inkar tazminatı takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hüküm, her iki tarafça temyiz edilmiştir.
Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının istifa dilekçesini bankaya verdikten sonra azilnamenin keşide edildiği anlaşılmaktadır. Nitekim mahkeme de, bu yönü benimsemiş, ancak istifaya rağmen Avukatlık Kanununun 41. maddesince avukatın görevi 15 gün daha devam edeceği için azlin hukuki sonuç ve hükümlerini doğuracağı kabul edilmiştir.
Kural olarak; iş sahibi ile avukat arasında kurulan vekalet ilişkisi, sözleşmenin yanlarının bir nedene dayandırılması gerekmeyen tek taraflı bir irade ulaştırmalarıyla her zaman fakat ileriye doğru yürürlü (exnunç) olmak üzere sona erdirilmesi mümkündür. Hizmet, istisna ve benzeri sözleşmelerde olduğu gibi, bu bozma iradesine karşı diğer taraf sözleşme ile yükümlenilen borcun yerine getirilmesine zorlanmasını sözleşmeyi bozan akidinden isteyemez. Kaldı ki aksi durumu hükme bağlayan bir ilamın icrada yerine getirilmesi olanağı da yoktur. Ne var ki HUMK.nun 68. maddesiyle 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 41. maddesi hükümlerince avukatın vekaletten çekilmesinde, Borçlar Yasasının vekalete ilişkin kurallarından ayrılındığı görülmektedir. Anılan yasa maddelerine göre avukatın işten çekilmesi müvekkile karşı tebliğden başlayarak onbeş gün sonra veya müvekkilin, hasmına karşı dava tutanağına yazdırmak veya tebliğ ettirmekle geçerli duruma girecektir. Bu süreler Borçlar Yasasının 396. maddesinin 2. fıkrasında yazılı uygun olmayan zamanda çekilmeden doğan sakıncaları, hem müvekkil hem de hasmı yönünden kaldırmayı sağlamayı amaçlamaktadır (Bkz. Avukatlıkta Vekalet ve Ücret Sözleşmesi, Feridun Müderrisoğlu, Ankara-1974, Sh. 138). Örneğin, HUMK.nun 68. maddesi, iş sahibi için bazı hakların düşmesini gerektiren sürelerin geçmemesi ve onun bu yüzden doğacak zararlarını önleme amacını gütmektedir. Böylece, yasa koyucu iyiniyet kurallarına aykırı davranışlara karşı hakların özellikle sürelerin korunmasını güvence altına almak istemiştir. Demek ki bu sürelerin kendi isteğiyle çekilmeden sonra Avukatın sırf sorumluluğunun ne kadar zaman daha devam edeceğini belirtmekten öte bir anlam taşımadığında kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Gerçekte de 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 41/1. maddesiyle, çekilebilme olanağı bulanan ve zorunlu iş görme durumları dışında, bu idarenin ulaşmasından onbeş gün sonra sonuç doğuracağı benimsendiğine göre, bu süre içindeki davranışlar nedeniyle, avukatın müvekkiline karşı sorumluluğunun devam edeceği diğer bir ifade ile çekilen avukatın sorumluluğu çekilme iradesinin iş sahibine ulaştığı günde sonuç doğurmayacağı ancak iş sözleşmelerinin ihbarlı bozumunda olduğu gibi daha sonra geçerli duruma geleceği çok açıktır (Bkz. adı geçen eser, Sh. 60).
İşte, avukatın işten çekilmesine rağmen sorumluluğunun devam edeceği zamanı tesbit eden az yukarıda açıklanan kurallarla, bundan tamamen ayrı avukatın işi takipten vazgeçmesi; azli ve ücretin gününde ödenmemesi durumunu düzenleyen 1136 sayılı Yasanın 174. maddesini birbirine karıştırmamak gerekir. Anılan yasa maddesine göre; "üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiç bir ücret isteyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır" öyleyse bu madde ila çekilme veya azil durumunda ücret konusu özel olarak hükme bağlanmış bulunmaktadır. o nedenle uyuşmazlığın çözümü doğrudan anılan madde hükmü çerçevesinde olacağı çok açıktır. Olayımızda davacı avukatın kendi kişisel arzusu ve serbest iradesiyle sözü edilen 174. maddedeki anlamda azilden önce vekalet-ten istifa eniği (çekildiği) dosyadaki delil ve belgelerle kanıtlanmıştır. Bu durumda 174. madde uyarınca davacı avukat müvekkili davalıdan hiç bir ücret isteyemez.
Mahkemece, Avukatlık Yasasının 41. maddesinin yorumunda hataya düşülerek yazılı şekilde avukatın ücret alacağının davalı müvekkilden tahsiline karar verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle davalı yararına (BOZULMASINA), istek halinde peşin harcın iadesine, 29.4.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.