 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E. 1992/7613
K. 1992/8960
T. 20.11.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
VEKALETNAME
ÖZEL YETKİ
ÖZET Vekilin müvekkili adına yapacağı bazı işlem ve beyanların hukuki sonuçlarını doğurması ve müvekkili bağlayıcı olması için, kendisine verilmiş dava vekaletnamesinde bu hususlarda özel yetkisinin bulunması gerekir.
(818 s. BK. m. 386, 388)
(1086 s. HUMK. m. 63)
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı; araba ortaklığından kaynaklanan senetli borcunu ödediğini, senedin elinde olmasından yararlanan davalının aleyhine icra takibi yaptığını beyanla borçlu olmadığının tespitine, senedin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, ödeme yapılmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davalının teklif edilen yeminden kaçındığı, davacıya da reddetmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Vekilin, müvekkili adına yapacağı bazı işlem ve beyanların hukuki sonuçlarını doğurması ve müvekkili bağlayıcı olması için, kendisine verilmiş dava vekaletnamesinde bu hususlarda özel yetkisinin bulunması gerekir. Müvekkile teklif edilen yemini kabul veya red beyanı da bu tür özel yetkiyi gerektiren hallerdendir. Bu konuyu düzenleyen HUMK.nun 63. maddesinin son cümlesiyle, diğer özel yetkiyi gerektiren hallerden farklı olarak, "yeminin kabul veya reddini salahiyet ancak yemin edecek kimse tarafından yemin teklif olunan meseleye ıttıla kesbettikten sonra verilebilir" hükmü getirilmiştir. Bu hüküm nedeniyle salt özel yetkinin verilmiş olması yeterli görülmemekte, ayrıca bu yetkinin, yemin teklif olunan konuyu müvekkilin bilmesinden sonra verilmiş olması aranmaktadır. Öyle ise; hangi konuda yemin teklif edildiği, teklif edilip edilmeyeceği bilinmeden müvekkil tarafından vekiline verilen özel yetki, HUMK. nun 63. maddesi hükümlerine uygun olarak verilmiş bir yetki olarak kabul edilmeyecek, vekil buna rağmen bu yetkisine dayanarak yemini kabul veya ret hususunda beyanda bulunursa, bu beyan yetkisiz vekil beyanı olarak benimsenip, müvekkilin onayı veya vekilden müvekkilini bilgilendirip yeniden bu konuda yetki alınması istenecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, iddiasını yasal delillerle isbat edemeyen davacının mahkemenin 14.4.1992 günlü oturumda davalıya yemin teklif ettiği, aynı oturumda 17A0.1991 tarihli vekaletnameyle davalıyı temsilen yargılamada bulunan avukatın teklif edilen yemini kabul etmediklerini beyan ettiği, mahkemenin de bu beyana itibar ederek temyize konu hükmü tesis ettiği anlaşılmıştır. Her ne kadar vekilin vekaletnamesinde, teklif edilen yemini kabul veya redde özel yetkisi varsa da; müvekkilin, davadan önce düzenlenen böyle bir vekaletnameyle yemin konusunu bilerek özel yetki verdiğinin kabulü mümkün olmadığı gibi, bildiğine ve onay verdiğine daire de dosyada herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu durumda, yetkisiz vekilin beyanına itibar edilerek hüküm verilemez. Mahkemece yapılacak iş; davalı asıla yemin davetiyesi tebliğ ettirmek, tebliğden sonra vekil özel yetkiyi içeren yeni bir vekaletname ibraz eder veya davalı önceki beyanı onaylarsa vekilin beyanına itibar etmek, değilse teklif edilen yemini davalının bizzat kabul veya ret beyanına göre usuli işlemleri ihmal edip hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, istek halinde peşin harcın iadesine, 20.11.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|