 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi.
E. 1992/3948
K. 1992/4826
T. 6.3.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
AVUKATLIK KANUNU
TAZMİNAT
ZAMANAŞIMI
ÖZET İş sahibi tarafından sözleşmeye dayanarak avukata karşı ileri sürülen tazminat istekleri; bu hakkın doğumundan sonra beş yıl ve her halde o işin sona ermesinden başlayarak bir yıl sonra zamanaşımına uğrar.
(1136 s. Av. K. m. 40)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz-edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı İdare, Kurum sigortalısı İbrahim'in 29.10.1975 tarihinde şehir elektrik nakil hattının kapsamı sonucu cereyana kapılarak öldüğünü, sigortalının hak sahiplerine ölüm aylığı bağlandığı gibi ayrıca cenaze yardımı ödenmesi nedeniyle 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 63. maddesi gereğince kusurlu üçüncü kişi durumunda bulunan Gaziantep Belediyesi aleyhine İş Mahkemesi'nde 292.066.80 TL. üzerinden tazminat davası açıldığını, ancak 13.7.1984 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davalı avukatın 6.8.1985 - 31 .10.1986 tarihleri arasında Il Müdürlüğünde sözleşmeli avukatlık yapması nedeniyle söz konusu davaya ait belgelerin kendisine teslim edilmesine rağmen dava açmayarak davanın zamanaşımına uğramasına neden olduğunu ileri sürerek faiziyle birlikte Kurumun zararı bulunan 4.471.223 liranın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, Avukatlık Kanununun 40. maddesi uyarınca davanın zamanaşımına uğradığını savunmuş, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalının 6.8.1985 ile 31 .10.1986 tarihleri arasında davacı Kuruma bağlı Gaziantep Il Müdürlüğü'nün sözleşmeli avukatlığını yaptığı uyuşmazlık konusu değildir. Avukatlık Kanununun 40. maddesi aynen; "iş sahibi tarafından sözleşmeye dayanarak avukata karşı ileri sürülen tazminat istekleri, bu hakkın doğumundan sonra beş yıl ve her halde o işin sona ermesinden başlayarak bir yıl sonra zamanaşımına uğrar" hükmünü getirmiştir. Söz konusu maddede iki adet zamanaşımı süresi mevcuttur. İş henüz sona ermediğine göre Avukatlık Kanununun 40. maddesinde yazılı bir yıllık sürenin uygulamasına olanak yoktur. Bu itibarla temyize konu davada münhasıran 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması zorunluğu bulunmakta ve bunun için de maddede sözü edilen davacı İdarenin davalıya karşı ileri sürebileceği tazminat hakkının hangi tarihte doğduğunun saptanması gerekmektedir. Davalı avukatın sözleşmesi devam ederken kendisine tevdi edilen işleri yapma olanağı varken tazminat hakkının doğduğundan söz edilemez. Bu itibarla söz konusu hakkın ancak davalı avukatın işinden ayrıldığı 31 .10.1986 tarihinde doğduğunun kabulü zorunludur. Dava 28.2.1991 gününde açıldığına göre hakkın doğduğu tarihten itibaren Avukatlık Kanununun 40. maddesinde sözü edilen 5 yıllık sürenin dolmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Mahkemece bu yönler gözetilerek işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre karar yenilesi gerekir. Yazılı gerekçelerle davanın reddedilmiş olması bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA, 6.3.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|