Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1991/4543
K: 1991/8284
T: 23.09.1991

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki (menfi tesbit) davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avutatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat Esma Manyas gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onların yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği düşünüldü.
 
KARAR : Davacı, davalının kendisi aleyhine 1.1.1990 başlangıç tarihli kira akdine dayalı olarak aylık 500.000 TL kira bedeli üzerinden ve 1990 yılının tüm aylarını kapsayan ve ayrıca 1 yıllık kira bedelinin toplamı cezai tazminat ile birlikte olmak üzere toplam 12.000.000. TL'lık icra takibine geçip, takibi kesinleştirdiğini, kendisinin takibe konu sözleşmeden haberi olmadığını, hile ile imzalattırıldığını ileri sürerek, hile nedeni ile 1.1.1990 tarihli kira aktinin iptaline, bu akitten dolayı borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiş, sonradan borç ödendiğinden davasını istirdat davasına dönüştürmüştür.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; hile nedeni ile taraflar arasında düzenlenen 1.1.1990 başlangıç tarihli 1 yıl süreli kira sözleşmesinin iptaline, 11.823.500 TL davacının borçlu olmadığının tesbiti ile 11.823.500 TL'nın davalıdan istirdadı ile davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Hile sebebi ile iptali istenen 1.1.1990 başlangıç tarihli 30.3.1990 tarihinde imza altına alındığı belirtilen 2 sahifeden ibaret sözleşmenin baş tarafında büyük harflerle (Kira Sözleşmesi) olduğu yazılı olup, diğer tarafları matbu ve boşlukları daktilo ile doldurulmuş ve 2. sahifenin baş tarafında da büyük harflerle (özel koşullar) sözleri özel koşulları daktilo ile yazılmış bir kira sözleşmesidir. Sözleşmenin bu görünüşü itibari ile okunmadan ve bir fesihname zannedilerek imza edildiği yolundaki iddia, hayatın olağan koşullarına uygun düşmemektedir. Bu nedenle davacı tanıklarından Halil Caynak'ın, kendi içersinde de çelişiklik taşıyan ifadesi kabule değer görülemez. Bu tanık ifadesinde hem imza edilen belgenin bir mukavele olduğunu söylemiş ve hem de sonradan bunun bir fesihname olduğunu beyan etmiştir. Diğer taraftan, bu tanık davacının mecuru devir etmek istediği kişi olup, bu nedenle de davacı lehine beyanda bulunabilecek bir durumdadır. Diğer davacı tanığı Nihat Yıldız, tanık Halil Caynak'ın beyanına tamamenaykırı bir biçimde davalı tarafın vekili olan kişinin davacıya fesihname diye boş bir kağıdı imza ettirdiğini bildirmiştir. Bu iki tanığın ifadeleri dahi birbiriyle çelişmektedir. Davalı, bu tanıkların sözleşme imza edilirken yanlarında bulunmadığını ve ifadelerinin doğru olmadığını bildirmiştir. Diğer davacı tanığı İsmail Biber'in ise görgüye müstenit herhangi bir bilgisi yoktur.
Mahkemece yukarıda açıklanan delil durumuna göre hile iddiasının sabit olmadığı sonucuna varılması ve bu yoldaki taktirin mahkemece yapılması gerekirken, hukuki bir meselenin takdirine ilişkin bulunan bu hususta emekli bir hakimden bilirkişi sıfatı ile rapor alınması ve raporda yapılan delil taktirine dayanılarak hüküm kurulması da usul hükümlerine aykırıdır. Mevcut deliller karşısında davacının hile iddiası sabit olmamaktadır.
2- Ne varki davacı kiracı 15.5.1990 tarihinde mecurun anahtarını takibin yapıldığı İcra Memurluğu'na teslim etmiş ve davalı kiralayan vekili dahi 17.5.1990 tarihinde anahtarların teslim edildiğini öğrenmiştir. Ancak davalı vekili mecuru 4.10.1990 tarihinde teslim aldığnı beyan ve ifade etmiştir. Taraflar arasındaki 30.3.1990 tarihli kira sözleşmesi 1 yıl süreli ise de davacı kiracı mecuru bu tarihten daha önce yani 17.5.1990 veya 4.10.1990 tarihinde tahliye etmiş ise ve davalı kiralayanda bu durumu öğrenmiş ise, o tarihlerden sonra kira akdinin sonuna kadar mutlak olarak kira bedelini talep edemeyip, ancak tahliye tarihinden itibaren yeniden aynı şartlarla başkasına kiraya vermek için gerekli çabayı gösterdiği takdirde ne kadar süre içersinde mecuru yeniden kiraya verebilecek idiyse o süreyle sınırlı olmak üzere kira bedeli talep edebilir. Bu durumda mecurun gerçekten 17.5.1990 tarihinde mi yoksa 4.10.1990 tarihinde mi davacı tarafından tahliye edildiği hususunun saptanması gerekir. Mahkemenin bu hususta tarafların göstereceği delilleri inceleyerek (fiili tahliye tarihini) saptaması gereklidir.
3- Diğer taraftan söz konusu sözleşmenin 8. maddesinde de bu sözleşme hükümlerine aykırı davranıldığı takdirde kiracının 1 yıllık kira tutarını cezai şart olarak ödeyeceği kabul ve taahhüt edilmiştir. Davacının kira bedellerini her ayın 1. günü peşin ve nakit olarak ödemesi öngörülmüş olup, davacının temerrüde düştüğü dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda cezai şartı ödemesi gerekir. Ne varki mahkemece Borçlar yasası 161. maddesinin son fıkrası gereğince re'sen, kararlaştırılan cezai şartın fahiş olup olmadığının saptanması ve fahiş gördüğü cezai şartı makul haddine indirmesi zorunludur. Kira sözleşmesinde mecurun dükkan (galvona kaplama işi için kullanılacak) tabiri geçmektedir. Yapılan işin bir kazanç maksadı ile yapıldığı anlaşılmakta ise de Türk Ticaret Kanunu'nun 24. maddesi gereğince ancak borçlunun tacir sıfatını haiz olması durumunda cezai şartın tenkisine mahal yoktur.
Öyle ise davacının temerrüde düştüğü tarihte tacir olup olmadığı hususunun araştırılması ve buna göre tenkise yerolup olmadığının karara bağlanması gerekir.
Mahkemece, yukarda 2. ve 3. betlerde açıklanan yönlerden gerekli inceleme ve araştırma yapılarak davacının ne miktar borçlu olduğu tesbit edilip istirdat davasının karara bağlanması gerekirken, bu yönlerden hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
 
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 1. 2. ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 100.000 lira duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 23.9.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini