 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1990/8889
K: 1991/3654
T: 28.03.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı ilçede dava takipçisi olan davalı ile aralarında yapılan sözleşme gereği davalının takip ettiği bir kısım davalar nedeni ile alacağı vekalet ücretinin yarısını vermeyi yükümlendiği halde sözleşmeye uymadığından söz ederek 1.300.000 TL.sının ödetilmesini istemiştir.
Davalı davacının çalışarak kendisine düşen edimlerini yerine getirmediğini savunmuş, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1 - İddia ve savunmaya, dosyadaki delil ve belgelere göre taraflar arasında düzenlenen protokelle tesbit edilen duruma göre dava takipçisi olan davalıya davacı kamulaştırma davalarının temini için aracılık yapmayı yükümlendiği, davalının da bu hizmetine karşılık davacının 1136 sayılı yasanın geçici 12 ve 13 üncü maddelerinde açıklanan şartları haiz ve dava vekaleti ruhsatnamesine sahip dava vekili olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca 1136 sayılı yasanın geçici 17 nci maddesinin 7 nci bendinin yollaması ile davacı dava vekiline 48 inci maddenin uygulanacağı çok açıktır. Anılan madde hükmüne göre avukat veya iş sahibi tarafından vaad olunan veya verilen bir ücret yahut da herhangi bir çıkar karşılığında avukata iş getirmeye aracılık yapmak veya avukatlarca aracı kullanmak mutlak surette yasaklanmış ve bunları yapanlar hakkında cezai müeyyideler öngörülmüştür.
Az yukarıda açıklandığı üzere davalı tarafından vaadolunan bir ücret karşılığında ona iş getirmeye aracılık etmeyi davacının taahhüt ettiği çok açıktır. Bu durumda, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin BK. 19 ve 20 nci maddeleri uyarınca mutlak butlan ile malül olup geçersiz ve hüküm ifade etmeyeceği, böylece tarafları bağlamayacağı yönlerinde kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Bu yüzden davacı sözleşmeye dayanılarak alacak isteminde bulunamaz. Mahkemece hukuki değerlendirmede yanlışlığa düşülerek geçersiz sözleşmeye geçerlik tanınarak davanın kabulüne karar verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
2 - Davacının ne miktarda ücrete hak kazandığı araştırılmadan talebin aynen hüküm altına alınması da kabul şekli bakımından yanlıştır.
Bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, 28.3.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.