 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1990/791
K: 1990/3937
T: 31.05.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, kardeşleri olan davalı nazım ile diğer davalılar murisi Kemal'in birlikte yaptırdıkları inşaata ortak olduğunu yaptıkları rızai taksim sözleşmesiyle, 2 daire ile, inşaattan artan arsanın 1/3'ünün kendisine verildiğini, daha sonra tapuda iki dairenin devrini davalıların sağladıklarını, arsanın ise belediye tarafından istimlak edilerek tapudaki payı oranında kendisine kamulaştırma bedeli ödendiğini, oysa harici taksim sözleşmesinde daha fazla pay sahibi göründüğünü ileri sürerek, payı karşılığı 751.334 liranın Nazımdan 1.825.334 liranın da diğer davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar, davacının arsaya ortak olarak katılmadığını harici taksim sözleşmesinin geçersiz olduğunu kaldı ki binanın kat mülkiyetine dönüştürülmesi sırasında davacıya verilen 2/10 paya ise itiraz etmediğini savunmuşlar, davanın reddini dilemişlerdir.
Taraflar arasında 10.9.19771 tarihinde düzenlenen adi yazılı sözleşmede davalılar tapulu taşınmaz mal üzerine yaptırdıkları binadan iki daire ile binanın inşa edildiği arsadan arta kalan bölümün 1/3'ünü davacıya vermeyi kabul etmişlerdir. Anılan sözleşmenin taşınmaz malın mülkiyetinin devrine ilişkin sözleşme olduğunda kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. bu amaçlı sözleşmeler resmi biçimde düzenlenmedikçe geçerli olmazlar (MK. m. 634; Bk. m. 213; Tapu Kanunu m. 26). Ne var ki, dairelerin inşaatı ikmal edildikten sonra 1974 yılında kat mülkiyetine geçilerek iki dairenin mülkiyeti ve bunların arsadaki 2/10 payı tapuda davacı adına tescil edilmekle taraflarca harici sözleşmenin 1/3 değil, 2/10 pay oranında ifa edilmesini benimsediklerini ve davacının payının bu oranda hukuken geçersizlik kazandırıldığının kabulü gerekir. Olayımızda olduğu gibi geçersiz sözleşmenin tapuda ferağ verilerek geçerlik kazandırılması keyfiyeti ancak tapuda kurulan durum ve sınırlar içinde kabul edilmelidir. Asıl olan sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekmesine göre, burada daha geniş yorum kuralının uygulanması düşünülemez. Ayrıca, tapuda ferağ işlemlerinin yapılması sırasında davacı arsanın geri kalan bölümünde 1/3 pay sahibi olduğunu ileri sürmediği gibi bu konuda hakkını da saklı tutmamıştır. Bu açıdan bakıldığından da harici sözleşmedeki paya itibar edilmesi mümkün değildir. Öte yandan, bina arsanın mütemmim cüz'ü olduğundan 2/10 pay tapuya dahil bina ile arsanın tüm alanı üzerindeki mülkiyet payını gösterir. Açıklanan nedenlerle aynı tapu içerisinde kalan arsanın bir bölümünde davacının 1/3 payının mevcut olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kamulaştırma bedelinden arsaya isabet eden miktarın 1/3'üne hükmedilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ : 1. bent gereğince diğer itirazların reddine, ikinci bent uyarınca temyiz olunan kararın davalılar yararına BOZULMASINA, 38.700 lira peşin harcın istek halinde iadesine, 31.5.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.