 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1990/762
K: 1990/3880
T: 29.05.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı ile düzenlenen 25.9.1987 tarihli sözleşmeye, göre, davalının 1987 yılı için 20.000 kg. kuru inciri kilosu 420 TL.'dan kendisine satmayı kabul ettiğini, ancak 20/30 Kasım tarihleri arasında teslim edilmesi gerekli birinci taksit 10.000 kg. incirin süresinde teslim edilmediği gibi verilen 10 günlük ek süre içinde de yerine getirilmediğini, sözleşmenin fesh edilerek ikinci kez ihale yapmak zorunda kalındığını ileri sürerek iki ihale arasındaki farkı oluşturan 4.200.000 TL.'sı hazine zararının davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı, ikinci ihalenin zamanında yapılmadığını, bu yüzden davacınında kusurlu olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davalının sözleşmedeki süre içinde edimini yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık davacı idare ile davalı arasında 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre yapılan satın alma işleminin idare tarafından feshedilmesinden kaynaklanmıştır. Olayımızda davalının satım sözleşmesine konu olan incirleri ihtara rağmen teslim etmediği ve idarenin sözleşmeyi feshederek, teslim edilmeyen incirleri daha fazla ücret ödeyerek aldığı tartışmasızdır. Davacı idare, bu davada davalının teslim etmediği incirin yeniden satın alınması için ödediği miktar ile davalıya sözleşme gereği ödenmesi gereken incir bedeli arasındaki farkı (ihale farkı) yani müsbet zararını istemektedir. Ancak sözleşme davacı tarafından feshedildiğine göre hükümsüz olan sözleşmeye tekrar dönerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararını isteyemez. İstenebilecek zarar, sözleşmenin yerine getirilmesi güvenine dayanarak kaçırılmış elverişli fırsatlara göre değerlendirilecektir. Başka bir anlatımla, davacı sözleşmeye konu olan kuru inciri davalıdan almayıp da başka bir kişiden alma olanağı varsa (kaçırılan fırsat o kişiye yapılacağı varsayılan ödeme ile sözleşmenin hükümsüzlüğü nedeniyle aynı malı almak için ödemek zorunda kaldığı tutar arasında farkı yani menfi zararını ister. Çünkü davacı idare, davalıya güvenerek o tarihte başkasıyla sözleşme yapma olanağını kaçırmıştır; başkasıyla sözleşme yapsaydı sözleşme feshedilmeyerek ve belki zararda gerçekleşmeyecektir.
O halde mahkemenin özellikle menfi ve müsbet zarar kavramını ve B.K. nun 108. maddesini değerlendirmeden müsbet zararı hüküm altına alması bozma nedenidir. Mahkemece yapılacak iş, ilk ihalede davalıdan başka teklif verenler olup olmadığı araştırılıp, teklif veren varsa bu fiyatla, teklif veren yoksa ilk ihale tarihinde satın alabileceği fiyatla, fesihten sonra normal Sürede yapılacak ikinci ihalede belirlenen fiyattaki farka göre menfi zararını belirleyip bunu hüküm altına almaktan ibarettir. Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, istek halinde peşin harcın iadesine, 29.5.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.