 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1990/7509
K: 1991/1152
T: 07.02.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı; (...) nolu telefonuna, Aralık - 1988 ve Ocak - 1989 ayları görüşme tutarı 937.300 TL.nin fahiş tahakkuk ettirildiğini öne sürerek, borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı idare; davacının sık sık şehirlerarası görüşmeler yaptığı, masal servisini aradığı, abone kullanım kolaylıklarından uyandırma ve çıkan abone arama kısıtlamasını kullandığının anlaşıldığını savunmuş, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporuna itibar edilerek davacının, davalı idareye karşı sadece 24.000 TL. borçlu olduğunun tesbitine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Bilirkişi raporunu, Aralık - 1988 ve Ocak - 1989 tarihleri arasında santralın detaylı faturalama sisteminde arıza meydana geldiği, bunun da abonenin sayacını etkileyebileceği düşüncesine dayandırmıştır. Oysa, davalı vekili ısrarla detaylı fatura verme sisteminin ne olduğunu teknik verilerle izah edip bu durumun abone kontörünü etkilemesinin teknik yönden kesinlikle mümkün olamayacağını savunarak, bilirkişi raporuna itiraz etmiştir. Davalının bu itirazları üzerinde mahkemece durulmamış, bilirkişiden ek rapor dahi alınmadan karar verilmiştir. Evvel emirde davalının bu itirazları bilirkişi aracılığı ile değerlendirilmeli, gerekirse yerinde inceleme yapılarak fatura verme sistemi ile abone kontörü arasındaki teknik bağlantılar incelenmeli, fatura verme sistemindeki arızanın kontöre etki yapıp yapmayacağı kesinlikle belirlenmelidir. Öte yandan, dosyadaki bilgi ve belgelerden davacı telefonunun milletler ve şehirlerarası konuşmalara açık olduğu anlaşılmaktadır.
Gerçektende, abonmanın tahakkuk dönemlerine göre konuşmalarının ne miktarda olabileceği hususu, her abonmanın içtimai, mali ve sosyal yaşantısına, özellikle önceden kestirilmesi ve tahmini mümkün olmayan gereksinmelerine göre değişen nisbi, sübjektif bir vakadır. Bu nedenle, abonmanın konuşma ihtiyaç ve arzularının her konuşma döneminde de çok az farklılıklar da olsa aynı miktar ve oranda periyodik şekilde kararlılık göstereceğini önceden kabul etmek akıl ve mantık kurallarına, hayat deneyimlerine aykırı düşeceği açıktır. Ne varki bu kuralın yanında fahiş, olağanüstü ve maddeden kabul edilmesi mümkün görülmeyen durumların da gözardı edilmemesi gerekir.
Hal böyle olunca, az yukarıda açıklanan abonman kontörüne etki yapabilecek bir arızanın varlığı tesbit edilmese dahi mahkemece; abonenin bu nitelikte bir telefonla şehirler ve milletlerarası konuşma yapabileceği varsayımından hareketle iki aylık dönem için dava olunan miktarda ücret tahakkukunun matematiksel hesap ve dayanaklarla maddeden mümkün olup olmayacağıda bilirkişe tesbit ettirilmesi gerekir. Öyleyse mahkemece yapılacak iş, öncelikle bilirkişi aracılığı ile davalının itirazları üzerinde durulmalı bundan sonra gerekirse açıklananların ışığı altında yeni görüş alınmalı hasıl olacak sonuç çerçevesinde karar verilmelidir. Eksik incelemeyle verilen karar usul ve yasaya aykırı görüldüğünden bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, istek olursa peşin harcın iadesine, 7.2.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.