 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1990/5425
K: 1990/9339
T: 27.12.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerdenn dolayı alacak davasının kabulüne, tazminat isteğinin redine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatlarına temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalıya verdiği vekaletname ile Pınarhisar tapusunun 119 ada 7, 8, 9, 10 parsel sayılı taşınmazları 3.9.1982 tarihinde 3.000.000 lira ve yarıca Vize tapusunun 14 parselinde kayıtlı taşınmazdaki 1/4 payını 7.9.1982 tarihinde 400.000 lira bedelle sattığı halde satış bedelleri tutarı 3.600.000 lirayı ödemediğini, öte yandan 14 parsel no.lu taşınmazının satışında vekil olan davalının özen borcunu kasten yerine getirmeyerek davacı zararına ve davalının kendi yararına işlemler yaptığını ileri sürerek satış bedelleri tutarı 3.600.000 TL. ferağ tarihinden faizi ile ve 14 parselle ilgili zararın fazla hakkı saklı kalmak üzere şimdilik 2.000.000 TL.nın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı davanın redddini savunmuş ve mahkemece taşınmazları satış bedelleri tutarı 3.600.00 TL.nın dava gününden faizi ile tahsiline, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
Karar her iki tarafça temyiz edilmiştir.
1 - (...)
2 - Davacı 1/4 payı bulunan 14 parselde davalının 3/4 pay sahibi olduğunu, davalı kendisini 1/4 payı ile davalı payından da 1/4 payı aynı kişiye satarak birlikte bu arsayı değerlendirdiklerini, kendisini dışlamak suretiyle zarara soktuklarını, gerçekte bu taşınmaz payının daha değerli olduğunu, davalı vekilin özen borcunu kasten ihmal ederek zararına neden olduğunu duruşma aşamalarında bildirmiş ve bu zararının tazminini istemiştir. Gerçekten Borçlar Kanunu'nun 390. maddesi gereğince vekil işçi gibi işini özenle yerine getirmek zorundadır. Vekil, müvekkile karşı vekaleti iyi bir surette ifa ile mükelleftir. Kasıt veya ihmal veya dikkatsizlikle müvekkile verdiği zarardan sorumludur. Olayda 14 parseldeki davacı payının satış bedeli 400.000 Tl.dır. Oysa yapılan 27.10.1989 tarihli bilirkişi raporuna göre 9.7.1982 satış tarihinde arsanın rayiç değerinin 18.547.650 TL. olduğu ve davacının 1/4 payına 4.635.162 lira isabet ettiği görülmektedir. Bu durumda tapudaki bedel ile taşınmazın satış tarihi itibariyle tesbit edilen değeri arasındaki fırkan derecesine göre davalının işini sadakatli ve özenle yerine getirip getirmediği belirlenmeli, sonucuna göre uyuşmazlık çözülmelidir. Mahkemece bu yön gözetilmeden tazminat talebinin reddi usul ve yasaya aykırıdır.
3 - Davacı satış bedellerinin ferağ tarihinden faiziyle ödetilmemsini istemiştir. Borçlar Kanunu'nun 392. maddesinin 2. fıkrası hükmü gereğince vekil, zimmetinde kalan paranın faizini de vermeye mecburdur. Bu özel hüküm dolayısıyla vekilin ayrıca temerrüde dürüşülmesine gerek olmadan temerrüt faiziyle yükümlü olması gerekir. (13. Hukuk Dairesinin 12.10.1988 gün 1988/21960 - 4652 sayılı kararı). Mahkemece bu yön gözetilmeden dava gününde faize hükmedilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.
Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarınınreddine, 2 ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 27.12.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.