 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1990/2028
K: 1990/5994
T: 05.10.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki tesbit ve itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı yaş çay üreticisi olduğunu, davalı şirkete 1988 yılı Mayıs-Eylül ayları arası çay kampanyası döneminde 2089 kg. çay yaprağı sattığını, 649.679 TL. alacağının tahsili için yaptığı icra takibine davalının itiraz ettiğini sözederek itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, satışın peşin yapılmadığını ve satış parasını ödeme borcunun henüz muaccel olmadığını savunmuş, davanın reddini dilemiştir.
Mahkeme, çay satımlarında satış parasının peşin ödenmediği hususunun taraflarca bilindiğini, yöredeki uygulamanın yıllardır bu şekilde olduğunu, ödeme zamanı yönünden de yerleşmiş bir adet bulunmadığını kabul etmiş, bilirkişi görüşünü de değenlendirerek 1988 yılı yaş çay ürününün satış parasına ait borcun ertesi kampanya dönemeninin başı olarak 1989 yılı Mayıs ayının (1) inci günü muaccel alacağını tesbit ettikten sonra itirazın bu koşulları altında iptaline ve davacının icra inkar tazminatı talebinin ise rerddine karar vermiştir. Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Çay satımının kredili satışı olduğu ve taraflarca satım akdinde satış parasının ifa zamanının nasıl tayin edileceğnini gösterilmediği, bu konuda yerleşmiş bir adet olmadığı uyuşmazlık konusu olmadığı gibi bilirkişi ve mahkemenin kabulüde bu yoldadır. Farklı bir anlatımla satım akdinde satış parasının ne zaman ödeneceği taraflarca tayin ve tesbit edilmemiş olduğu gibi yörede kararlılık arzeden bir adetinde mevcut olmadığı açıktır.
2 - Uyuşmazlığın çözümlenmesine gereken sonu, akitteki vadenin hangi tarih olacağının tesbitinde toplanmaktadır. Gerçektede akitte vedenin nasıl tayin edileceği gösterilmiş değilse veya bu hususta yeterli bir açıklık yoksa ve kanuna, adete göre de vade tayini mümkün değilse dürüstlük kuralına göre bu boşluğun doldurulması yasa gereğidir. (BK. m. 74).
3 - Bu konuda başvurulacak kıriterlerin başında tarafların sosyal durumları, memleketin ekonomik durumu, özellikle enflasyonun getirdiği ağır sonuçlardan biri olan para değerinin gün be gün açıkca etkili bir şekilde düşmesinin taraflara yönelik olumsuz sonuçları, çayın üretilmesindeki koşullar, davacının ve davalının çay satımı ve alımından dolayı yararlandıkları oran gibi akla gelebilir etkenler hiç bir zaman gözardı edilmemeli ve bunlar hakkaniyet ve nesafet ve dürüstlük kurallarına göre değerlendirilmeli sonuçta taraflarca durumu en iyi ve adil bir şekilde denkleştirilmelidir. Mahkeme takdirinde Çaykur'un çay alım ve satımındaki satış parasının ödeme yöntemini benimsediği halde uzman bilirkişinin bu konudaki görüşlerini göz ardı ederek yanlış değerlendirme ile sonuca kavuşmuştur. Bilirkişi Mayıs ayında alınan çay bedellerinin üreticiye Haziran ve Temmuz aylarında ödendiğini hiçbir zaman diğer kampanya dönemine sarkmadığını açıklamasına ve gerçektede bunun adalete uygun düştüğü anlaşılmasına rağmen mahkemece ödeme zamanının en son günü olarak açıklanan 1989 yılının Mayıs ayının birinci gününün kabul edilmesi takdirde açık yanılgıyı göstermektedir.
4 - Ayrıca mahkeme, bir kampanya dönemi ödemelerinin diğer kampanya dönemine sarkmamasının hakkaniyete uygun olacağını kabul ettiği halde sonuçta ertesi kampanya dönemine sarkarak 1989 yılı Mayıs ayını vade olarak belirlemesi de açık bir çelişki oluşturmaktadır.
Az yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmadan takdirde hataya düşülerek verilen karar usule ve yasaya aykırıdır. Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.
5 - Davacı icra takibine 28.6.1989 tarihinde başlamıştır. Sözleşmenin ifa zamanı ise mahkeme 1.5.1989 olarak kabul etmiştir. Bu kabul esas alındığında borcun muaccel olmasından sonra davacının takibe giriştiği görülmektedir. Hal böyle olunca mahkemece itirazın tümüyle iptaline karar verilmesi gerekirken kısmen iptale karar verilmiş olması da kabul bakımından hükmün bozulması gerekir.
6 - Öte yandan; muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur (BK. m. 101).
Davalı icra takip tarihi olan 28.6.1989 tarihinde mütemerrit duruma düşmüştür. Oysa mahkeme anılan yasa maddesine aykırı olarak 1.5.1989 tarihinden itibaren alacağı faiz yürütmesi davacı lehinede olduğundan davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddedilmelidir.
7 - Davalı icra takibine itaraz ettiğine, alacak likit ve muayyen olduğuna göre davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmemesi yanlıştır. Bozma nedenidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, istek halinde peşin harcın iadesine, 5.10.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.