 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1989/3773
K: 1989/4543
T: 28.06.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki satışın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalıdan 10.000.000 lira borç aldığını, borcuna karşılık iş ortağı Mustafa'nın borçlu ve kendisinin alacaklı bulunduğu bir senet tanzim ettirilerek, davalı İlhami'ye ciro edildiğini, ayrıca 800.000 liralık 3 adet faiz bonosunun da aynı şekillerde tanzim ettirilerek davalıya verildiğini, bu işlemlerden sonra para alacağını beklerken bu borcun gayrimenkullerle teminat altına alınmadan ödemenin yapılamayacağı cevabı ile karşılaştığını, tapulu dairesine ipotek konması teklifinin satış vaadi şekline dönüştürüldüğünü, borç zamanında ödenmezse, faiz alacaklarını ve yapılacak masrafları karşılamak düşüncesi ile 20.000.000 TL. üzerinden satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, davalının kendisini 10.000.000 TL. ve 3 aylık faizi 2.400.000 TL. ödendiği taktirde satış vaadini iptal edeceğini bildirerek kandırdığını, gerçek bir satış vaadi bulunmadığını, satış vaadinin bono ile alınan borcun kontrgarantisi niyeti ile yapıldığını ileri sürerek satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın hükmen tescil davasının geciktirmeye matuf olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Satış vaadi, sözleşmesinin iptaline ilişkin bu davadan önce Kadıköy 1. Asliye Hukuk Hakimliği'nin, 1985/567 esas sayılı dosyasıyla 18.7.1985 tarihinde taraflardan ilhami tarafından Sabiha aleyhine satış vaadi sözleşmesine dayanarak zorunlu tescil davası açılmıştır. Zorunlu tescil davasında davalı olan Sabiha esasa verdiği cevap dilekçesinde, satış vaadi sözleşmesinin ödünç verilen 10.000.000 TL.nin teminatı olarak düzenlendiğini, hile ile alındığını gerçek bir satış vaadi bulunmadığını öne sürmüştür. Satış vaadi senedinin iptali için açılan davada dayanılan hususlar daha önce tescil davasında da savunma olarak ileri sürülmüştür. Olayda dayanılan hususların o davada mahkemece incelenmesi ve karar bağlanması mümkün olduğundan ayrı bir iptal davası açılmasında hukuki yarar yoktur. Davalada hukuki yarar dava şartlarından olduğundan, mahkemece re'sen gözönünde bulundurulmalıdır.
Bu itibarla, açılan satış vaadinin iptali davasının hukuki yarar ve dava şartının bulunmaması nedenleriyle işin esasına girilmeden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya aykırır olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.6.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.