 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1989/2428
K: 1989/2927
T: 27.04.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki senet iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar, 24.4.1967 günlü senetle davalılara taşınmazlarının satışını vaad ettiklerini, senette vadeye bağlanan bakiye satış bedelinin ödenmediğini tapulama sırasında taşınmazın adlarına tesbit edildiğini davalıların temerrüdü nedeniyle anılan sözleşmenin feshini istemişlerdir.
Davalılar davadan önce açılan tescil davasında bakiye satış bedelini mahkemeye depo ettiklerini,. bakiye bedel yönünden temerrüt bulunmadığını savunmuşlardır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Dava bakiye satış bedelinin ödenmesinde temerrüde düşülmesi nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin feshi isteğine ilişkindir. Borçlar Kanunu'nun 101. maddesine göre muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtariyle mütemerrit olur. Aynı Yasanın, borçlunun temerrüdünün sonuçlarını düzenleyen 106. maddesinde ise; karşılıklı taahhütleri havi olan bir akitte iki taraftan biri mütemerrit olduğu takdirde diğeri borcun ifa edilmesi için münasip bir meahil tayin veya münasip bir meahlin tayinini hakimden isteyebilir, hükmü yer almaktadır. Devam eden fıkrada da belirtilen sürede borcun ifa edilmemesi halinde alacaklıya tanınan haklar sıralanmıştır.
Davalıların bakiye satış bedelini depo ederek tescil davasını açtıkları 12.12.1983 tarihine kadar, yukarıda anılan yasa maddeleri anlamında davalıların temerrüde düşürüldüğüne dair davacılar ihtarına dosyada rastlanmamıştır. Men'i müdahale davası temerrüt oluşturucu nitelikte kabul edilemez. Davalılar tarafından açılan tescil davasında ise, eldeki davanın davacıları zamanaşımı ve temerrüt savunmasında bulunmuşlarsa da mahkemece uyulan Yargıtay bozma ilamında temerrüd ve zamanaşımı bulunmadığı kabul edilmiştir. Sözleşmenin feshi, davası ise 17.11.1986 tarihinde açılmıştır. Bu durumda bakiye satış bedelinin mahkeme veznesine depo edildiği 30.12.1983 tarihine kadar davalıların temerrüdü sözkonusu olmadığı gibi, tescil davasının açılması ve paranın da depo edilmesiyle davalıların bu yöndeki savunması da hükümden düşürülmüştür. Bu itibarla davanın esastan reddi gerektiği gibi, tescil davasında da aynı nedenlere dayanılması nedeniyle sözleşmenin feshinin ayrı dava konusu edilmesinde davacıların hukuki yararı bulunmadığından davanın bu yönden de reddi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulü usul ve yasaya aykırıdır. Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda 1 inci bentte açıklanan nedenlerle davalıların diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan kararın 2 nci bentte yazılı nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, 27.4.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.