 |
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1988/6457
K: 1988/6027
T: 12.12.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, davalılardan (H.) ve (M.K) adlarına tapuda kayıtlı taşınmaz daha önce diğer davalılar (EK.), (M.Ş.) ve (E.K.) murisleri (H.İ.K.) adına kayıtlı iken ondan eşi(İ.Y.) tarafından boş arsa alarak kiralanıp üzerine bina ve müştemilatının yapıldığını, (İ.)'in ölümü ile mirasçıları anlaşarak dükkanı kendisine bıraktıklarını, 13.12.1983 tarihinde (H.İ.) mirasçılarının taşınmazı (H.) ve (M.K.)'a sattıklarını, bu yerden 16.5.1985 tarihinde tahliye edildiğini, binanın bedeli olup tesbitle belirlenen 2.270.478 liranın sebepsiz zenginleşen davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalı (H.) ve (M.), sair savunmalarından başka, dava sebepsiz iktisap nedeni ile açıldığından 1 yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleştiği itirazında bulunmuşlar, davalı (E.) ve (E.) duruşmada bu savunmaya katıldıklarını bildirmişler, davalı (M.) ise savunmada bulunmamıştır. Mahkemece, tahliye ve satış tarihleri üzerinden 1 yıldan fazla geçtiği, zamanaşımının gerçekleştiği gerekçesi ile dava reddedilmiştir.
Kararı davacı temyiz etmiştir.
Davacı 16.5.1985 tarihinde kiralanandan tahliye edildikten sonra kiracı olarak bulunurken yapmış olduğu muhtesadın bedelini dava etmiştir. Hakim tarafların bildirdikleri vakıalara uygulanacak kanun hükmünü re'sen araştırıp uygulamakla mükelleftir. Gerçekten davacının bu yerde davalılar (E.),(M.) ve (E.) nin miras bırakanı ve taşınmaz maliki (H.İ.K.)'le yaptığı sözleşme gereği kiracı olarak oturduğu ve taşınmazın 13.12.1983 tarihinde davalılar (H.) ve (M.K.) tarafından satın alındığı anlaşılmaktadır. Böylece taraflar arasında, tahliyeye ilişkin kararın kesinleşmesine kadar kira ilişkisi var olmuştur. Davacı, kiracı olarak taşınmazda bulunurken arsa üzerine yaptığı bina ve müştemilat için tazminat talep ettiğine göre uyuşmazlık öncelikle kira sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenecektir. Böylece uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklanmış olmakla olaya 1 yıllık haksız iktisap zamanaşımı süresinin değil, Borçlar Kanunu'nun 125 inci maddesinde yazılı olan 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir.
Öte yandan, kira sözleşmesinde davacı tarafın arsa üzerine bina ve müştemilat yapması konusunda bir hüküm bulunmaması ve bu hususta kiralayanın bir izninin de olmaması ve davacının bunları kendi çıkarı için yapmış olması halinde ise kiracı, kendi yararı için yaptırdığı bu işlerin giderini, BK.'nun 414 üncü maddesinde düzenlenen gerçek olmayan vekaletsiz tasarruf hükümlerine göre isteyebilir. Bu halde de 10 yıllık genel zamanaşımı süresi uygulanır. Bu durumda olayda her iki halde de zamanaşımı gerçekleşmediğinden, mahkemece zamanaşımı def'inin reddi ile işin esasının incelenmesi, davalılardan hangi grup kiralayanın malvarlığında artma olduğunun belirlenmesi, sonucuna göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, davanın 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğu kabul edilerek reddedilmiş olması yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, 12.12.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.