 |
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 2006/9682
K: 2006/12299
T: 08.06.2006
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Kısaltılmış olarak yazılan keşide yerinin kabul edilebilmesi için bunun belirgin ve duraksamaya mahal bırakmayacak bir yeri göstermesi gereklidir.
(6762 s. TTK m. 688)
Mahalli mahkemesinden verilen kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu iş ile ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
İcra takibinin dayanağı olan 15.10.2003 vade tarihli ve 15.700.000.000 TL. bedeli bonoda tanzim yerinin (Yeni Bosna - İST) olarak gösterildiği bono aslının incelenmesinden anlaşılmıştır.
14.12.1992 tarih ve 1991/1 E, 1992/5 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da açıklandığı üzere kısaltılmış olarak yazılan keşide yerinin kabul edilebilmesi için bunun belirgin ve duraksamaya mahal bırakmayacak bir yeri göstermesi gereklidir.
Somut olayda dayanak bonoda (İST) olarak belirtilen keşide yerinin (İSTANBUL)'u ifade ettiği ve TTK.nun 688/6. maddesinde öngörülen koşulun oluştuğu sonucuna varılmalıdır.
14.02.2005 gün ve 2043-24 sayılı hükmün Dairemizin 14.10.2005 tarih ve 6451-15193 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde taraflar avukatı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.
Davacı, davalı banka şubesi ile aralarında düzenlenen 26.05.1998 tarihli sözleşme ile avukatlık işlerini yürütmekteyken 04.09.2002 tarihinde azledildiğini, azlin haksız olduğunu, davacı vekili olarak 2001 ve 2002 yıllarında esas numaralarını bildirdiği 135 adet takip yaptığını, bir kısmının taksitlendirilmeye bağlandığını, bunlardan tahakkuk eden 21.285.000.000 TL. vekalet ücretinden 2.619.000.000 TL.nin ödenip, 18.666.000.000 TL.nin ödenmediğini, sözleşmeye göre karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin % 30'unun banka tarafından kesildiğini, ancak Yasanın değişik 164/son maddesine göre bunun tamamen avukata ait olduğundan, 164/son maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra bankaca haksız olarak kesilen 2.134.000.000 TL. ile , haksız azil nedeniyle henüz sonuçlandıramadığı dosyalardan fazlası saklı 15.000.000.000 TL. olmak üzere toplam 35.800.000.000 TL.nin ve 24.10.2003 tarihli ıslah dilekçesi ile de 52.932.290.308 TL.nin tahsilini istemiştir.
Davalı, esas numaralarını bildirdiği dosyalarda gerekli işlemleri yapmadığını, bankaya dosyaların aşamaları hakkında bilgi vermeyerek görevini ihmal ettiğinden haklı olarak azil edildiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, azlin haksız olduğu, davacı ücretinin tamamının ödenmesi gerektiği, hak ettiği 52.932.290.308 TL. vekalet ücretinin BK.nun 325. maddesine göre % 6O'ı olan 31.759.374.185 TL.nin davalıdan faiziyle tahsiline, fazla talebin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiş dairemizce bozulmuş, bu kez taraflar karar düzeltme talebinde bulunmuşlardır.
- Temyiz ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında usulün 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uygun olmayan tarafların sair karar düzeltme istemlerinin reddi gerekir.
Davacının dayandığı 26.05.1998 tarihli taahhütname başlıklı belgenin, temyiz incelemesi yapılırken dosyada bulunan fotokopisinde sadece davacının tek taraflı imzası olup, davalı banka temsilcilerinin imzası olmadığından
Bu durumda mahkemece borçlunun sair itiraz nedenleri incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle IİK. 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 08.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.