 |
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 2005/24651
K: 2006/938
T: 31.01.2006
- GECİKMİŞ İTİRAZ
- USULSÜZ TEBLİGAT
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Borçluya ödeme emri usulüne göre yapılmamıştır. Bu durumda uyuşmazlık İİK'nın 65. maddesine göre değil, 7201 sayılı Yasanın 32. maddesine göre çözülmelidir. Uyuşmazlığı borçlu vekilinin gecikmiş itiraz olarak nitelemesi sonuca etkili değildir.
(2004 s. İİK m. 65)
(7201 s. Tebligat K. m. 32)
Mahalli mahkemesinden verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki her iki taraf vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İİK'nun 65. maddesine dayanan gecikmiş itirazda, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde gecikmiş itirazda bulunacak kişinin mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde İcra Mahkemesine bildirilmesi gerekir. Maddeden de anlaşılacağı üzere gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olmasıdır.
Somut olayda borçlu Ülkü'ye ödeme emri 7201 sayılı Kanunun 21. maddesine göre tebliğ edildiği, halde, muhatabın adreste bulunmama nedenleri Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesi uyarınca ilgililerin imzalarını taşıyan tutanakla tespit edilmediğinden sözü edilen tebligat usulsüzdür(Hukuk Genel Kurulu'nun 18.04.2001 tarih 2001/6-386 esas 2001/389 karar sayılı .kararı).
Bu durumda uyuşmazlığın İİK.nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 sayılı Kanunun 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekir(HGK.nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E. 1991/344 K.).
7201 sayılı Tebligat Kanununun 32. maddesinde, "Tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur", hükmüne yer verilmiştir. Borçlunun usulsüz tebliği öğrendiği tarih olarak bildirdiği 01.09.2005 tarihine göre 05.09.2005 tarihinde Mahkemeye yaptığı başvurusu yasal 7 günlük sürededir.
Borçlu vekilinin Mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HUMK'nun 76. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Yasanın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir(Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 esas 1991/344 karar sayılı kararı).
7201 sayılı Yasanın 32. maddesi gereğince muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren takibin şekline göre icra dairesine itiraz etmemiş olması, tebligatın usulsüzlüğünün tespiti halinde mal beyanında bulunma tarihi ve takip kesinleşmeden haciz konulamayacağı cihetle uygulanan hacizlerin kaldırılacağı sonucunu doğuracağından borçlunun şikayette hukuki yararının bulunması nedeniyle, mercii nezdinde yapılan tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez(Hukuk Genel Kurulu'nun 27.06.2001 tarih ve 2001/12-543 esas 2001/560 karar sayılı kararı).
O halde, Mahkemece tebligatın usulsüzlüğüne yönelik şikayetin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun usulsüz tebligatı öğrendiği tarih olarak bildirdiği ve borçlu vekilince karşı çıkılmayan 01.09.2005 tarihinde tebliğ tarihi olarak tespitine karar vermek gerekirken, başvurunun İİK.nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz olarak nitelenip yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Kabule göre de; İİK.nun 65. maddesine dayanan gecikmiş itirazda, gecikmiş itirazda bulunacak kişi, mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını da engelin kalktığı günden itibaren 3 gün içinde İcra Mahkemesine bildirmek zorundadır. İcra Hakimi gecikmiş itiraz nedenlerini ve belgelerini inceleyerek, sonucuna göre bir karar verecektir. İİK.nun 65. maddesine göre Hakim, "gecikme sebebinin mahiyetine" ve "hadisenin özelliklerine" göre, takibin tatilini tensip edebilir. Mazeretin kabulü halinde icra takibi durur. Aynı celsede alacaklı, itirazın kaldırılmasını sözlü olarak da isteyebilir. Bu takdirde tetkikata devam olunarak İcra Hakimliğin-ce gerekli karar verilir. Somut olayda Mahkemece borçlunun gecikmiş itirazına dayanak yaptığı belgeler geçerli kabul edildiğine göre, İİK. 65/4. maddesine göre alacaklı itirazın kaldırılması yönünde bir talebi olmadığından Mahkemece mazeretin kabulü ile takibin durmasına karar verilmesi, gerekirken yazılı şekilde borçlunun yetki itirazının kabulü yönünde hüküm tesisi doğru değildir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle bozulmasına, bozma nedenine göre borçlu vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, IİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 31.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.