 |
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 2004/6332
K: 2004/10652
T: 29.04.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Özeti: Tesbit davası sonunda alınan ilamın (davacının davalı alacaklıya borçlu olmadığını) hükme bağlayan bölümü bir tesbit niteliğinde olduğundan ayrıca takip konusu yapılamaz. Ancak, alınan ilamın borçlu yararına hükmedilen yargılama giderleri ve tazminata ilişkin bölümü ise ilamda yazılı miktarın davalıdan alınmasına ilişkin bir tahsil (eda) hükmü niteliğindedir. Ancak bu esas ilamın kesinleşmesiyle icra edilebilir.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
İcra takibinin dayanağı olan İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.3.2003 tarih ve 1997/1167 esas 2003/124 karar sayılı ilamı, takip alacaklısının borçlu olmadığının tesbitine ilişkindir. Alacaklı, ilamda öngörülen tazminat, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin tahsili için takip başlatmıştır.
Borçlunun borçlu olmadığını kanıtlamak için açtığı olumsuz tesbit davası sonunda alınan ilamın (davacının davalı alacaklıya borçlu olmadığını) hükme bağlayan bölümü bir tesbit niteliğinde olduğundan ayrıca takip konusu yapılamaz. Ancak, alınan ilamın borçlu yararına hükmedilen yargılama giderleri ve tazminata ilişkin bölümü ise ilamda yazılı miktarın davalıdan alınmasına ilişkin bir tahsil (eda) hükmü niteliğindedir. Bu sebeple ilamlı takibe konu yapılması mümkündür. Ancak; İİK.nun 72/5. maddesinde işin esası ile ilgili olarak icranın kısmen veya tamamen eski hale iadesi ilamın kesinleşmesine bağlanmış olup, tazminat ve giderler esasla ilgili hükmün eklentileridir. İlamın esası kesinleşmeden infaz edilemeyeceğine göre, eklentilerin de borçludan istenebilmesi için hükmün kesinleşmesi gerekir. (H.G.K. 7.11. 1990 tarih 1990/12-446 E. 564 K.)
O halde icra mahkemesince duruşma açılarak dayanak i lamın takip tarihinde kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması ve yukarıdaki ilkelere göre bir karar verilmesi yerine eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 29.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.