 |
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 2002/18044
K: 2002/19142
T: 30.9.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
· HAKDÜŞÜRÜCÜ SÜRE
· RESEN GÖZETİLMESİ ZORUNLULUĞU
İÇTİHAT ÖZETİ: Tetkik Mercii İİK.nun 67/4. maddesindeki (6) aylık sürenin geçip geçmediğini, bu sürenin hak düşürücü nitelikte olması ve kamu düzenine ilişkin bulunması nedeniyle, kendiliğinden gözetmek zorundadır. Borçlunun itirazı alacaklıya usulen tebliğ edilmeden, anılan hak düşürücü süre başlamaz, itiraza yönelik bir tebligat yapılmadığı için Tebligat Kanununun 32. maddesinin bu olayda uygulama olanağı yoktur.
(2004 s. İİK. m. 67/4)
(7201 s. Tebligat K. m. 32)
Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
İİK.nun 67/4. maddesi gereğince alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren (6) ay içinde itirazın kaldırılmasını istemezse bir daha borçlu hakkında aynı alacak için ilamsız takip talebinde bulunamaz. Maddede sözü edilen (6) aylık süre; hak düşürücü niteliktedir. Alacaklı, bu süreyi geçirdikten sonra itirazın kaldırılmasını isterse, Tetkik Mercii, itirazın kaldırılması talebini, esasa girmeden süre aşımından dolayı reddedecektir. Başka bir deyişle, Tetkik Mercii, (6) aylık sürenin geçip geçmediğini kendiliğinden gözetmek zorundadır, Çünkü; bu hüküm kamu düzenine ilişkindir. (Prof.Dr. Baki Kuru icra iflas Hukuku, 1988-cilt (1), sahife 322) Bu nedenlerle borçlunun itirazı alacaklıya usulen tebliğ edilmeden anılan hak düşürücü süre başlamaz itiraza yönelik bir tebligat yapılmadığı için 7201 sayılı Kanunun 32. maddesinin de olayda uygulama olanağı yoktur, icra dosyasının tetkikinde memurlukça, itirazın süresinde bulunmadığından bahisle reddedildiği, bu nedenle; alacaklıya tebliğinin yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu olgu, mercii kararında yer alan (Takibin 14.8.2001 tarihinde itirazen durduğu) şeklindeki gerekçe ile çelişmektedir. O halde, alacaklının talebinin esas yönünden incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de koşulları oluşmadığı halde alacaklının tazminatla sorumlu tutulması da, yasaya aykırı görülmüştür.
Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 30.9.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.