 |
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 2000/19303
K: 2000/20135
T: 18.12.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KREDİ SÖZLEŞMESİ
- MÜTESELSİL KEFALET
- KEFİLİN İPOTEK VERMESİ
Karar Özeti: Kredi sözleşmesinin müteselsil kefili tarafından, alacaklı yararına verilen gayrimenkul ipoteğinin, kefaletin teminatı olarak değil, kredi sözleşmesinin teminatı biçiminde düzenlenmesi durumunda, müteselsil kefilin sorumluluğu, ipotek limiti ile sözleşmedeki kefalet limitini kapsadığından, hakkında ayrı takip yapılabilir. Bu durumda kredi sözleşmesine dayanılarak, genel haciz yoluyla kefil hakkında takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
(2004 s. İİK. m. 45)
(818 s. BK. m. 487)
(Y. HGK. Kararı - 14.10.1972 tarih ve 215/841 s.)
Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 29.11.2000 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değilse de, kredi sözleşmenin müteselsil kefili tarafından alacaklı yararına verilen gayrimenkul ipoteğinin kefaletin teminatı olarak değil kredi sözleşmesinin teminatı biçiminde düzenlenmesi durumunda, müteselsil kefilin sorumluluğu ipotek limiti ile sözleşmedeki kefalet limitini kapsadığından hakkında ayrı takip yapılabilir. Bunun ötesinde tahsilde tekerrüre meydan verilmemek kaydı ile takip yapıldığı da gözden uzak tutulmamalıdır. Hukuk Genel Kurulunun 14.10.1972 tarih ve 215-841 sayılı kararında da benimsendiği gibi İİK.nun 45. maddesi asıl borçlular için sevkedilmiş olup alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin rehni veren hakkında doğrudan doğruya genel haciz yoluyla takibe geçmesini önlemektedir, BK.nun 487. maddesinde ise, (kefil borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek borçlu sıfatıyla veya bu gibi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhte etmiş ise alacaklı asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel kefil aleyhine takibat icra edebilir.) denilmektedir. Yasa koyucu anılan madde ile alacaklının haklarını güvence altına almak istemiş ve ona asıl borçluyu takip etmese ve rehin gibi alacağın sağlam teminatına müracaatta bulunmasa dahi, doğrudan kefili takip etmek hakkını vermiştir, bu durumda kredi sözleşmesine dayanılarak genel haciz yoluyla kefil hakkında takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. O halde kredi borçlusu dışında bulunan diğer borçlular L... Gıda San. Tic. A.Ş. Muzaffer. Abdullatif ve Ökkeş'in şikayetlerinin reddine karar verilmek gerekirken bu borçlular hakkında da şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile merci kararının yukarıda adı geçen borçlular yönünden İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 18.12.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.