 |
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E. 1997/2899
K. 1997/3661
T. 25.3.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÇEK
ZAMANAŞIMI
KARAR ÖZETİ: TTK.nun 726. maddesine göre, "hamilin keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar". Çekin keşide tarihinden önce ibraz edilmiş olması yasanın açık hükmü karşısında duruma etkili değildir. Borçlunun zamanaşımı itirazı yerinde olmadığından, diğer itiraz nedenleri incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmek gerekir.
(6762 s. TTK. m. 726)
Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye 5.3.1997 tarihinde gönderilmiş olmakla, okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
TTK.nun 726. maddesi hükmüne göre, "hamilin keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren 6 ay geçmekle müruruzamana uğrar". Somut olayda, çekin keşide tarihi 6.4.1996 olup, 10 günlük ibraz süresinin ilavesi ile bu süre 16.4.1996 tarihinde sona ermektedir. İcra takibi 5.10.1996 tarihinde yapıldığına göre ibraz müddetinin bittiği tarih itibariyle zamanaşımı süresi dolmamıştır. Çekin keşide tarihinden önce ibraz edilmiş olması yasanın açık hükmü karşısında duruma etkili değildir. Borçlunun zamanaşımı itirazı yerinde olmadığından, diğer itiraz nedenleri incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmek gerekirken, yazılı gerekçe ile zamanaşımı geçtiğinden bahisle itirazın reddi isabetsizdir.
S 0 n u ç : Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 25.3.1997 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Takip konusu çekte keşide tarihi 6.4.1996 olarak gösterilmiştir. İbraz tarihi ise 11.3.1996'dır. Yani, keşide tarihi olarak gösterilen tarihten önceki bir tarihtir. Çek muhatap bankaya ibraz edilmiş, tedavüle çıkmıştır. O halde, çekte keşide tarihi olarak gösterilen 6.4.1996 tarihi gerçeği yansıtmamakta ve çekin daha önce keşide edildiğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyle çek üzerindeki bu tarihin artık, ibraz süresi ve zamanaşımının hesabında esas alınması mümkün değildir. Aksi görüşün benimsenmesi, çeklerde vadeyi kabul etmek anlamına gelir. Çeklerde ise vade olamaz. TKK.nun 707. maddesinin "çek görüldüğünde ödenir, buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir. Keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek, ibraz günü ödenir" şeklindeki hükmü, çeklerde vade olamayacağını açıkca vurgulamaktadır.
İbraz tarihinden sonraki bir tarihi taşıyan ve gerçek keşide gününü göstermeyen tarihin, zamanaşımı süresinin tayininde esas alınması, TTK.nun 6. maddesinin, "kanunda aksine hüküm olmadıkça ticari hükümler koyan kanunlarla tayin olunan müruruzaman müddetleri mukavele ile değiştirilemez" emredici nitelikteki hükmüne de aykırılık teşkil eder.
Bir yandan çeki ibraz ederek alacağı istemek ve tahsil etmek hakkını kazanacaksınız, yani alacak muaccel hale gelecek, diğer yandan ise ibraz süresi ve zamanaşımını işletmeye başlamayacaksınız. Bu bir çelişkidir. Yasa, çelişkiyi himaye eder şekilde yorumlanamaz ve çeklerde vade kabul edilemez.
O halde, keşide tarihinin gerçeği yansıtmadığı ibraz suretiyle anlaşılan çeklerde, keşide tarihi, en geç ibraz günüdür. Bu tarihe TTK.nun 708. maddesinde öngörülen yasal ibraz süresi eklenerek bu sürenin bitiminden sonra, ayni Yasanın 726. maddesinde belirtilen 6 aylık sürenin geçmesi ile çekin zamanaşımına uğradığının kabulü gerekir.
Mercie intikal eden somut olayda, takibe 5.10.1996 tarihinde başlandığına ve ibrazın da 11.3.1 996'da olduğuna göre, 10 günlük ibraz süresinin eklenmesi ile dahi 6 aylık zamanaşımı süresi geçmiştir.
Merci kararının bu nedenle onanması gerekirken, bozulması şeklinde oluşan çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Yaşar KORU
Üye