 |
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/4880
Karar no : 1995/5909
Tarih : 27.06.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı vekili, "müvekkilinin borçluya ait taşınmaz üzerine 19.2.1991 tarihinde haciz koyduğunu, mahcuzun satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde satış bedelinin davalı alacaklıya ödenmesine karar verildiğini, davalı hazinenin 2.8.1988 tarihinde koyduğu haczin iki yıl içinde satış istememesi nedeni ile düştüğünü, düşmese bile tapu kaydındaki miktarın esas alınması gerektiğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptali" talep etmiştir. Davalı hazine vekili, "müvekkilinin hacze konu alacağının 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre birinci sırada yer alması gerektiğini, düzenlenen sıra cetvelinin usül ve yasaya uygun bulunduğunu" belirterek davanın reddini istemiştir.
KARAR : Mahkemece,"iddia, savunma ve toplanan delillere göre davalı hazinenin, borçlunun taşınmazdaki hissesine 341.789 TL. alacak için haciz koyduğu, 75.870.000 TL.'lık takibin satış tarihinden sonra olduğu gerekçesiyle davalı hazinenin alacağının birinci sırada 341.789 TL. olarak yer alacak şekilde sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş, karar davalı hazine vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeblere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı hazinenin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Satış ve paylaşıma konu taşınmazın tapu kaydına davalı Mal Müdürlüğü tarafından 2.8..1988 tarihinde haciz konulmuş ve alacak miktarı 341.789 TL. olarak belirlenmiştir. Mal Müdürlüğü 2.8.1988 tarihli hacizden sonra tahakkuk eden vergi alacağı için ayrıca haciz koymadığından, sonradan oluşan alacağı için bu nedenle pay ayrılmaz. Ancak, 341.789 TL. alacağı için 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesi uyarınca satış tarihine kadar işleyecek gecikme zammı hesaplanacak bulunacak miktar kadar pay ayrılması gerekir. Mahkemece bu yön gözden kaçırılarak hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmü BOZULMASINA oybirliği ile karar verildi.
Not :
Yüksek mahkemenin yukarıdaki kararına ihalede satılan taşınır/taşınmaz mal hakkında düzenlenen "sıra cetveli"nde, alacaklarına "ihale tarihine kadar" faiz yürütüleceği belli olmuştur. karardan açıkça anlaşılmamakla beraber, yaptığımızaraştırmada, kararı konu olan uyuşmazlıkta ayrıca "ihalenin feshi" davasının da açılmış olduğunu tesbit ettik. Bu durumda, yapılan ihale hakkında ihalenin feshi davası açılması halinde, ihalenin feshi istemi reddedilip, ihale kesinleştikten sonra "sıra cetveli" düzenlenirken, icra müdürü tarafından alacaklıların alacaklarına "ihale tarihine kadar" mı yoksa "ihalenin kesinleştiği" (hatta;"sıra cetvelinin yapıldığı") tarihe kadar mı faiz yürütülecektir ?
Yüksek mahkeme yukarıdaki kararında "ihale tarihine kadar" faiz yürütülmesini istemiştir. Bu ilginç -ve uygulama içni de oldukça önem taşıyan- konu hakkında kendisi ile görüştüğümüz değerli meslektaşım sayın Prof. Dr. ramazan ARSLAN da "faizin ihale tarihine kadar yürütülmesinin -dağıtılacak ihale bedeli aynı olduğundan-isabetli olacağını belirtmişken, değerli meslektaşım sayın Prof.Dr.Ejder YILMAZ ise "faizin ihalenin kesinleştiği tarihe kadar hesaplanmasının daha doğru olacağını" değerli hocamız sayın Prof.Dr. Baki Kuru da "faizin sıra cetvelinin düzenlendiği tarihe kadar faiz yürütülmesi" daha adil olacaktır. Bu çözüm şekli özellikle borçlunun ihalede satılan malındanbaşka mal varlığı olmaması halinde önem taşır. "ihalenin feshi davasının devamı süresince işleyen faizleri için alacaklıya ihale bedelinden ödeme yapılamayacağı " ileri sürülürse borçlu, güvendiği birisine kendi aleyhine takip yaptırarak, bu dönemde işleyen faizlere haciz koydurabilir ve böylece kötü niyetli borçlar ödüllendirilmiş olur.
Ayrıca belirtelim ki uygulamada genellikle, sıra cetveline girecek alacaklara "ihalenin kesinleştiği tarihe kadar" faiz yürütülmektedir.