 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2005/1159
K: 2006/795
T: 31.01.2006
SİGORTA BROKERLİĞI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Sigorta brokerliğinin görevi, sigorta ettirenin gereksinimlerini değerlendirerek hangi sigortacının bunları en iyi bir şekilde karşılayabileceğini saptayıp, bunu sigorta ettirene bildirmektir. Başka bir değişle sigorta brokeri, sigorta ettireni temsil etmektedir.
Somut olayda, taraflar arasındaki ilişki BK.nun 404-409. maddeleri arasında düzenlenen tellallık sözleşmesinden değil, Sigorta Murakabe Kanunu 'nun 37. maddesinde düzenlenen sigorta brokerliği sözleşmesinden kaynaklanan bir ilişkidir. Sözleşmenin haksız feshi halinde, davacı genel hükümlere göre talepte bulunacaktır.
(7397 s. SŞMK m. 37)
(818 s. BK m. 404-409)
Taraflar arasında görülen davada (Kadıköy Asliye 3. Ticaret Mahkemesi)nce verilen 19.03.2004 tarih ve 2003/1041-2004/236 sayılı kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan, tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 2001 yılından itibaren davalı şirketin sigorta brokerliğini yürüttüğünü, davalı tarafın 16.04.2003 tarihinde dolacak olan personeline ait Grup Sağlık Sigortasının yenilenmesi ve yeni dönem poliçe şartlarının oluşturması için tek yetkili broker tayin edilen müvekkilinin 3 ay boyunca bir ekiple çalışmalarını sürdürüp sonuna geldiğinde davalı şirketin 16.04.2003 tarihinde çektiği ihtarname ile akdi feshettiğini bildirdiğini, davalının tüm çalışmaları müvekkili şirkete yaptırdıktan sonra bir başka broke-re yetki mektubu verip poliçe tanzim ettirdiğinin anlaşıldığını, davalının sözleşmeyi haksız olarak sona erdirmesi nedeniyle davacının yoksun kaldığı brokerlik komisyonu karşılığı olan tazminat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu olayda davacı brokerin, müvekkilinin menfaatlerini gereği gibi korumadığını ve avantajlı teklif getiremediğini, davalının da bu durum üzerine davacının yetkisini kaldırmak zorunda kaldığını, müvekkilinin davacının hak ettiği ücrete mani olmak gibi bir gaye takip etmediğini, davalının sadece kendisini korumak ve aşırı ücret ödeyerek zarara uğramamak için davacının önerdiği sözleşmeyi yapmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalı şirketin 16.04.2003 tarihli fesih ihbar mektubu ile daha ehven şartlar oluşturulması nedeniyle protokolü feshettiğini davacı şirkete bildirdiği, taraflar arasındaki sözleşmede fesih halinde ücret veya tazminat istemine ilişkin hüküm bulunmadığı, doktrinde sigorta brokerlerinin hukuki açıdan ticari işler tellalı olarak belirtildiği, bunun neticesinde de TTK'nun ticari işler tellallığına ilişkin 100. madde ile BK'nun 404-409. madde hükümlerine tabi olacağı, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 2002/9047-12046 sayılı kararında "tellalın ücret talep etme hakkı, taraflar arasında sözleşmenin yapılması ve bordronun verilmesiyle meydana geleceği, aksi takdirde ticari işler tellalının ücret isteminin, sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasına bağlı olduğunun" belirtildiği, dava konusu olayda davalı şirketin protokolü feshettiği, protokolde ise ayrı bir hüküm bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasındaki sigorta brokerliği sözleşmesinin davalı tarafından haksız feshi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davacı taraf, sözleşme nedeniyle ücret alacağını değil, sözleşmenin haksız feshedildiğini ileri sürerek, tazminat alacağının tahsilini istemiştir.
Mevzuatımızda ilk kez 539 sayılı KHK ile değiştirilen Sigorta Murakabe Kanunu'nun 37. maddesinde diğer sigorta ve reasürans aracıları arasında sayılan sigorta brokeri, "Sigorta sözleşmelerinde sigortalıyı temsil ederek ve sigorta şirketinin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davranarak, tehlikenin sigorta edilmesi için sigorta sözleşmesi yapmak isteyenlerle, sigorta şirketini bir araya getiren, sigorta sözleşmesinin akdinden önceki gerekli hazırlık çalışmalarını yapan ve gerektiğinde bu anlaşmaların uygulanmasında, özellikle tazminatın ödenmesinde yardımcı olan gerçek veya tüzel kişilerdir." şeklinde tanımlanmış bulunmaktadır. Aynı tanıma, Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliği'nin 4. maddesinde de yer verilmiştir.
Sigorta brokerliğinin görevi, sigorta ettirenin gereksinmelerini değerlendirerek hangi sigortacının bunları en iyi bir şekilde karşılayabileceğini saptayıp, bunu sigorta ettirene bildirmektir. Başka bir değişle, sigorta brokeri, sigorta ettireni temsil etmektedir.
Dava konusu olayda da, davalı adına uygun sigorta şirketini temin bakımından taraflar arasında 16.01.2003 tarihli protokol, 20.03.2003 tarihli ek protokol imzalanmıştır. Ancak davalı, 16.04.2003 tarih ve 9446 yevmiye numaralı ihtarname ile "...gerek görülen lüzum üzerine, gerekse daha ehven şartların tarafımızca oluşturulması gerekçesiyle" diyerek, sözleşmeyi feshetmiştir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında, taraflar arasındaki ilişki, BK'nun 404-40Ö. maddelerinde düzenlenen tellallık sözleşmesinden değil. Sigorta Murakabe Kanunu'nun 37.maddesinde düzenlenen sigorta brokerliği sözleşmesinden kaynaklanan bir ilişkidir. Sözleşmenin haksız feshi halinde ise, davacı, genel hükümlere göre talepte bulunabilecektir. Davalı taraf, 16.04.2003 tarihli ihtarname ile taraflar arasındaki sözleşmeyi feshettiğine göre, sözleşmenin feshinde kusursuz olduğunu kanıt yükü de davalıdadır. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin feshinde davalının kusurlu olup olmadığı değerlendirilerek, davalının kusurlu olması halinde davacının talep hakkının ne olacağının araştırılması gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 31.01.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.