 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2004/13191
K: 2005/10704
T: 9.11.2005
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KOOPERATİF TÜZEL KİŞİLİĞİNİN İHYASI
İçtihat Özeti: Kooperatifin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinme ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için, tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerekir. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile kooperatifin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bu durumlarda kooperatifin tüzel kişiliğinin ihyası için dava açılabilir.
İhya davası açmakta hukuki yarar bulunmalı, tam olmasa da kanaat uyandırıcı bazı delillerin varlığı aranmalıdır. Hiç bir neden ve açıklama gösterilmeden, bir kanıt sunulmadan, soyut, içi boş nedenlere dayalı ya da terkinden uzunca bir süre geçtikten sonra kötüniyetle salt kooperatifi zarara uğratmak amacıyla ihya isteminde bulunulması halinde hukuki yararın bulunmadığının kabulü gerekir. Bu noktada sınır MK.nun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuraları ile çizilmelidir.
Mahkemece tarafların delilleri toplanıp, gerekli araştırma ve inceleme yapılarak, dürüstlük kuralları çerçevesinde açılan davanın değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
(4721 s. MK. m. 2)
(6762 s. TTK. m. 26)
(1086 s. HUMK. m. 39, 40)
Taraflar arasında görülen davada (İzmir Asliye 4. Ticaret Mahkemesi)nce verilen 3.6.2004 tarih ve 2003/102-2004/383 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan Hayat ve Ünsel vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin kesinleşen ilam ile borcunun bulunmadığı belirlendiği halde, bir kısım davalıların tasfiye memuru oldukları ve davalılardan sicil tarafından terkin edilen kooperatif tarafından ihraç edildiğini, haklarını isteyebilmesi için kooperatifin ihyası gerektiğini ileri sürerek, terkin kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı sicil memurluğu davaya yanıt vermemişlerdir. Diğer davalılar vekili davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, dosya kapsamına ve toplanan kanıtlara göre, davacının ihraç kararının iptali konusunda dava açabilmesi için kooperatifin ihyasını isteme hakkı bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalılardan Hayat ve Ünsel vekili temyiz etmiştir. Dava, kooperatif tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir.
Kooperatif tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinme (terkin) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için de, tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerekir. Şayet, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, kooperatifin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. İşte bu gibi durumlarda, kooperatif tüzel kişiliğinin ihyası için dava açılabilir. İhya davası açmakta hukuki yarar bulunmalı, bunun için tam olmasa da, kanaat uyandırıcı bazı delillerin varlığı aranmalıdır. Hiç bir neden ve açıklama gösterilmeden, bir kanıt sunulmadan, soyut, içi boş nedenlere dayalı ya da terkinden uzunca bir süre geçtikten sonra, kötüniyetle, salt kooperatifi zarara uğratmak amacıyla ihya isteminde bulunulması halinde hukuki yararın bulunmadığının kabulü de gerekir. Masraf ve zaman gerektiren ihyanın, gerçek amacına uygun, inandırıcı nedenlere dayanılmalıdır. Bu noktada, sınır, MK.nun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralları ile çizilmelidir.
Somut olayda, mümeyyiz davalılar vekili, davacının ihracının kesinleştiğini, bundan çok sonra başlayan tasfiye sırasında çıkma payını da çekincesiz tahsil ettiğini, ihya sisteminin kötüniyete dayandığını, tasfiyenin eksiksiz yerine getirildiğini, bu davanın çok sonra açıldığını savunmuştur.
Dosya kapsamına göre, 10.2.1996 tarihli genel kurulda davacının ihracı onaylanmış, 15.8.2000 tarihinde tasfiye sona ermiş ve terkin yapılmış, bu dava ise 14.3.2003 tarihinde açılmıştır. Davacı, 11.7.1995 tarihinde açtığı, kabul ile sonuçlanıp kesinleşen ve dava tarihi itibariyle borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit ilamı nedeniyle üyeliğinin devam ettiğini, ihracının haksız olduğunu, haksız ihraç nedeni ile haklarını talep edebilmek için ihya kararı verilmesini isteyerek bu davayı açmıştır. Mümeyyiz davalıları vekili, ilamın kesinleşmesinden sonraki borçlar nedeniyle ihraç edildiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia ve savunma üzerinde yeterince durulmadan, tarafların delilleri toplanmadan, açıklama istenmeden, yukarıda açıklanan ilkeler değerlendirilmeden, davacının ihraç kararının iptali davası açabilmesi için kooperatifin ihyasına karar verilmiş olup, açıklanan yönlerden eksik incelemeye dayalı hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılardan Hayat ve Ünsel vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, bu davalılar yararına (BOZULMASINA), ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 9.11.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.