 |
T.C
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E: 2003/8790
K: 2004/3622
T: 6.4.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* CEZAİ ŞART
İçtihat Özeti: Alacaklı zarara uğramaması halinde bile BK. 159. maddesi anlamında cezai şartı talep edebilir. Ancak ceza şartı aşan bir zarar olduğu taktirde alacaklı, borçlunun kusuru olduğunu ispat etmesi halinde cezai şartı aşan zararını da isteyebilir.
(818 s. BK. m. 159)
Taraflar arasında görülen davada (Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesi)nce verilen 27.2.2003 tarih ve 2000/238-2003/74 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak taraf vekilleri tarafından istenilmiş olmakla, tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline ait "P.... Otel"in davalıya kiralandığını, kira sözleşmesi gereğince tam ve eksiksiz olarak kiracı davalıya teslim edilen otelin 31.12.1999 tarihinde hasarlı, eksik ve bakımsız bir biçimde terk edildiğini, gerek davalı temsilcisinin kusuru ile gerekse mahkemece yapılan tespit ile hasar ve eksikliğin belirlendiğini, hasarın kötü kullanımdan kaynaklandığını, sözleşmenin 15. maddesine göre sözleşmeye aykırılık durumunda 300.000 DM cezai şart ödenmesinin kararlaştırıldığını ileri sürerek, 208.605.552.809 TL. zarar ile 300.000 DM cezai şartın en yüksek ticari faiz ve en yüksek döviz ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, otelin fiilen Kasım 1999 da teslim edildiğini, davacının ısrarla kira sözleşmesinin devamını istediğini, 31.12.1999 tarihinde teslim içinde müvekkilinin temsilcilerinin otelde hazır olmalarına rağmen davacının gelmediğini, kira sözleşmesi süresince müvekkilinin tüm bakım ve onarımları yerine getirdiğini, aksi olsaydı işletme sözleşmesinin 12. maddesinde öngörülen yılllık cironun % 5'i oranında işletme bedelinin ödenemez duruma gelmesi ve davacının da bundan zarar görmesi gerektiğini, demirbaşlarda eksik ve hasar bulunmadığını, normal kullanım sonucu oluşan eksiklik ve yıpranmanın da zarar olarak istenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporlarına göre, mecurun davalıya kiraya verildiği sırada malzemelerin tutanakla belirlenip teslim edildiği, sözleşmenin 8 ve 9. maddeleri gereğince teslim alınan eşya, alet, edevatın eksiksiz olarak kiralayana teslim yükümlülüğü bulunduğu, yine sözleşmenin 15. maddesinde sözleşmeye aykırılık durumunda 300.000 DM cezai şartın ödeneceğinin belirtildiği gerekçesiyle 120.433.270.147 TL. zararın ve 300.000 DM cezai şartın temerrüt tarihi olan 6.3.2000 tarihinden itibaren avans ve % 6,5 döviz faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
- Ancak, taraflar arasındaki 10.12.1996 tarihli sözleşmenin 15. maddesinde öngörülen cezai şart davalının sözleşme şartlarına aykırı davranışına
bağlı bir cezai şart olarak düzenlenmiştir. Davanın dayanağını oluşturan sözleşmenin 8 ve 9. maddelerinde davalı işleticiye teslim edilen demirbaş, alet, edevatın aynen iadesi öngörülmüştür. Davacı, işletmenin hor kullanımı ve eksik malzeme teslimine dayalı olarak zarar ziyanını istediği gibi hor kullanım
ve eksik teslimin aynı zamanda sözleşme hükümlerinin ihlali olduğu iddiasıyla sözleşmenin 15. maddesinde öngörülen cezai şartın da tahsilini istemek
tedir.
BK.nun 159. maddesine göre alacaklının zarara uğramaması halinde bile cezai şart öngörülebilir. Ancak aynı maddenin 2. fıkrasına göre cezai şarti aşan bir zarar sözkonusu olduğu takdirde alacaklı, borçlunun kusuru olduğunu ispat ettiği takdirde cezai şartı aşan zararını da isteyebilecektir.
Somut olayda hem zarar hemde cezai şart birlikte istenmiş olup, mahkemece, BK.nun 159/2. maddesi hükmü gereğince davalının cezai şart ile birlikte zararın da tazmininin istenemeyeceğine ilişkin savunması değerlendirilmemiştir. O halde mahkemece davalının bu savunması üzerinde durulup sonucuna göre karar vermek gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına (BOZULMASINA), takdir edilen 375.000.000.-TL. duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 2.220.000 lira temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6.4.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.