 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2003/4121
K: 2003/6911
T: 26.6.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
818/m.20,21
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 4.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 10.04.2002 tarih ve 2001/752 - 2002/236 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı ve Muk.Davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 24.06.2003 günde davacı ve Muk.davalı avukatları Haluk Odabaşı ve Ahmet Çakmakoğlu ile davalı ve Muk.Davacı avukatı Sema Betül Keskin gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Yaşar Arslan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın Gebze Şubesi nezdindeki hesaba uygulanacak faiz oranı konusunda taraflar arasında anlaşmaya varılmasına karşın bankanın TMSF'ye devrinden sonra tek yanlı faiz indirimleri yapılarak hesaptan ( 287.083.181.026 ) TL'nin haksız kesinti yapıldığını ileri sürerek, anılan meblağın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının 19.02.2001 - 14.03.2001 tarihleri arasında gecelik ( O/N ) işlemleri yaparak % 1820'ye varan faiz getirisine kavuşmasının 15.03.2001'de TMSF'ye devredilmesinden de anlaşılacağı üzere ekonomik kriz nedeniyle müvekkilinin müzayaka halinde bulunmasından kaynaklandığını sözleşmenin gabin nedeniyle geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini savunmuş, karşılık davada ise asıl davada istenilen alacaktan dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Karşı davalı vekili, karşılık dava koşullarının bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece, sunulan kanıtlara ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı bankanın faiz sözleşmelerini yaptığı tarihlerde müzayaka halinde olduğu, nitekim bu nedenle TMSF'ye devredildiği, sözleşmenin müzayaka halinde yapılmasından dolayı gabinin de bulunduğu ve bu nedenle BK'nun 20 maddesi anlamında yoklukla malül olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşılık davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı ( karşılık davalı ) vekili temyiz etmiştir.
1-Mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu, banka kayıtları incelenmeden dosya üzerinden hazırlanmış olup, piyasanın ve bankanın ekonomik durumu, ilgili tarihlerde uygulanan faiz oranları gibi maddi olguların hiçbirini yansıtmamaktadır.
Davalı bankanın şube sayısı, aktif - pasif durumu, ağırlıklı işlem hacmi, uygulanan faiz oranları, TMSF'nin yönetimini devraldığı davalı durumundaki bankalar dışında kalan diğer bankalarca aynı dönemde uygulanan faiz oranları araştırılıp değinilen veriler saptandıktan sonra bankacılık ve ekonomi uzmanlarından seçilerek oluşturulacak kuruldan ülkenin ve davalı bankanın içinde bulunduğu ekonomik durum gözönünde bulundurularak, aynı ve diğer bankalardaki hesap sahipleriyle davacının koşulları karşılaştırılarak davalı bankanın müzayaka altında olup olmadığı, tahakkuk ettirilen faizlerle diğer bankalarınki arasında bir oransızlık varsa bunun niceliği, repo yada mevduat hesabı tercihinin nedeni belirlenmek, davalı bankanın faiz getirisinde kesinti nedeni olarak kamu düzeni, ahlaka aykırılık ve gabin gibi nedenleri ileri sürdüğü de gözönünde bulundurularak alınacak rapora göre değerlendirme yapılmak gerekirken, eksik incelemeye dayalı yetersiz raporla yetinilerek karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
2-Asıl davaya konu edilen alacaktan dolayı borçlu olmadığının tesbiti isteminden ibaret karşılık davanın dolaysız biçimde asıl davanın sonucuna bağlı olarak olumlu veya olumsuz biçimde çözümünün kaçınılmazlığı karşısında davaların bu özelliği gözetilerek, asıl davanın reddi ve karşılık davanın kabulüne karar verilmesi sonucu davalı - karşılık davalı banka yararına tek bir nisbi vekillik ücreti tayini yerine, aynı müddeabihten dolayı iki kez vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, nisbi vekillik ücretinin de fazla hesaplanması isabetsiz görülmüş, kararın bu yön bakımından da kabul biçimine göre bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı - karşılık davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, 275.000.000.-TL duruşma vekillik ücretinin Avukatlık Ücret Tarifesi'nin 21 nci maddesi gereğince KDV'si ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 26.06.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.