 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 2003/2942
K: 2003/9359
T: 14.10.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
2004/m.72
Taraflar arasında görülen davada Kocaeli Asliye 1.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 03.10.2002 tarih ve 1999/358 - 2002/621 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı banka vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M.Pınar Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalılardan Bülent'in diğer davalı bankadan kredi aldığını, kredi sözleşmesinde kefil hanesinde müvekkilinin adı bulunmasına rağmen, müvekkilinin davalı Bülent'e kefil olmadığını, sözleşme altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, davalı bankanın yaptığı icra takibine müvekkilinin yasal itiraz süresi geçtikten sonra muttali olduğundan, icra dosyasına ödeme taahhüdünde bulunarak, borcu olmayan parayı ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek, borçlu olmadığının tesbiti ile ödediği ve ödeyeceği paraların faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili, davacının kredi sözleşmesindeki imzasının kendisine ait olduğunu, imzası kendisine ait olmasa bile, hiçbir ihtirazi kayıt ile sürmeden borcu ödediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Bülent, davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ...Bank Bireysel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi ve Tüketici Kredi Sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzası bulunan Gürkan'a ait imzanın bu şahsa ait olmadığı, davacının borcu davalı bankaya ödediği bu nedenle istirdat davasında gerçek borçlu BüIent'in sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle, Bülent hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine, davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, 282.748.750 TL, alacağın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı,davalı ...Bank vekili temyiz etmiştir.
Dava, İ.İ.K'nun 72. maddasine dayalı menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Davacı, borcu olmadığı halde icra takibi sırasında yasal itiraz süresini geçirdiğinden icra dosyasına ödeme taahhüdünde bulunduğunu ve alacaklı tarafa ödemeler yaptığını ileri sürmüştür. İstirdat davasının kabul edilmesi, maddi hukuk bakımından ( aslında ) alınmayan bir paranın, hakkındaki icra takilbinin kesinleşmiş olması nedeniyle cebri icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınmasına bağlıdır, ( İ.İ.K.mad.72/VII ). Dosya incelendiğinde davacı borçlu Gürkan ;aleyhine yürütülen ilamsız takibe ait ödeme emrinin 29.04.1999 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlunun 7 günlük itiraz süresi içinde kalan 03.05.1999 tarihinde icra dairesine gelerek"takipteki borcumu kabul ediyorum, takibe ve talep edilen şekli ile alacağa bir itirazım yoktur, ödeme emrini posta yolu ile tebellüğ ettim. Asıl borçluya müracaat hakkım saklı kalmak kaydıyla ödemeyi kabul ve taahhüt ederim" şeklinde imzalı beyanda bulunduğu anlaşılmıştır. Buna göre itiraz süresi içinde takip konusu borcu kabul ederek, ödeme taahhüdünde bulunan ve ödeme yapan borçlunun bu beyanı ve yaptığı ödeme kendisini bağlayıcı olduğundan istirdat davasının kabulü için zorunlu yasal koşullar olayda gerçekleşmemiştir. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru görülmemiş, kararın davalı banka yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı banka yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.10.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.