 |
T.C
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E: 2003/13075
K: 2004/7384
T: 01.07.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İTİRAZIN İPTALİ DAVASİ
- TAHSİL DAVASI
2004 s. IIK/67
818 s. BK/104
Taraflar arasında görülen davada Suluova Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 15.7.2003 tarih ve 2002/56-2003/170 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M.Pınar Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının kullandığı aracın müvekkili şirkete kasko poli-çesiyle sigortalı araca çarparak hasarlanmasına neden olduğunu, hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, olayda davalının %37,5 oranında kusurlu bulunduğunu, kusur oranına isabet eden 468.750.000- TL sının yapılan icra takibine rağmen ödenmeyerek takibe itiraz edildiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, takip tarihindeki asıl alacak ve faiz toplamı 984.000.000 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kazada müvekkilinin kusuru olmadığını, hasar bedelinin fahiş olarak belirlendiğini savunarak davanın reddini ve haksız icra takibinden dolayı %40 icra tazminatı ödenmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının kazada 2/8 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle, 658.164.087 TL kısım için davalının itirazının iptaline, yasal faiziyle beraber davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava , kasko poliçesi ile sigortalı araçta meydana gelen hasar bedelinin rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili dilekçede, hem itirazın iptali hem de alacağın faiz ve masraflarıyla birlikte tahsili isteminde bulunmuş, mahkemece de, itirazın iptali ve kabul edilen alacağın faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir. İtirazın iptali davaları ile tahsil davaları hukuki nitelik ve doğurdukları sonuçlar bakımından birbirinden farklı davalar olup, İİK'nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davalarıyla sağlanmak istenen yarar, itiraz üzerine duran bir icra takibinin kaldığı yerden devam ettirilerek alacaklarının icra yoluyla hakkına kavuşmasının temini olup, bu davalarda mahkemece itiraz üzerine duran icra takibinin ne miktar alacak ve hangi fertleriyle birlikte devam edeceğine karar verilmesi gerekli olup, ayrıca tahsil ve faize hükmolunamaz. Tahsil davası ise, genel hükümlere göre açılan ve itirazın iptali davalarında olduğu gibi açılmaları kural olarak hak düşürücü süreyle sınırlandırılmayan davalar olup, bu davalar sonucu verilen kararların ilamlı icra yoluyla takibinin de mümkün bulunmamasına göre, hukuki yapı ve sonuçlan farklı bu davalar bir arada görülemez. Bu nedenle mahkemece, davacı tarafa dava dilekçesinin açıklattırılarak, açılan davanın itirazın iptali davası olarak mı yoksa tahsil davası olarak mı açıldığı hususlarının açıkça sorularak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, bu yön üzerinde durulmaksızın hem itirazın iptaline hem de tahsile karar verilmesi doğru olmadığı gibi, takip tarihine kadar işlemiş faize tekrar faiz yürütülecek şekilde hüküm kurularak Borçlar Kanunu'nun 104/son maddesinde düzenlenen emredici hükme aykırı karar verilmesi de doğru görülmemiş olup, kararın bozulması gerekmiştir.
2- Açıklanan bozma neden ve şekline göre de, davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 2 numaralı bendde açıklanan nedenlerle de davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harem isteği halinde temyiz edene iadesine, 1.7.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.